ABD Asıl Oyuncu Özelliğini Kaybetti
Dışişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili, gazetecilere gündemdeki konularla ilgili bilgi verdi. Yetkili, Amerikalı mevkidaşı ile yaptığı görüşmesine ilişkin soruya, "Türkiye’nin YPG görüşü belli. YPG ile PKK aynı şey. Türkiye’nin YPG ile ilgili tutumu PKK’dan farklı değil. Bir terör örgütünün bir başka terör örgütü ile mücadele ediyor diye meşrulaştırılması hiç bir şekilde kabul edilemez. Fırat Kalkanı operasyonu devam ediyor. Önemli olan sınırımıza bitişik alandaki hızlı bir ilerlemeyle orayı emniyete aldık. Güneye doğru emin adımlara, dikkatli bir harekat planlamasıyla ilerliyoruz" ifadelerini kullandı.
Rakka operasyonu hakkındaki soruya yetkili, "Burada önemli olan Suriye’nin birlik ve bütünlüğünü gözetecek, yeni kavgalara, bölünmelere yol açmayacak, doğru yaklaşımla harekatın yapılmasıdır. Biz Rakka konusunda koalisyon güçleriyle birlikte gereken adımları atmaya, birlikte planlama yapmaya hazır olduğumuzu söylemiştik. Bu görüşümüzü tekrar ifade ettik. Askerden askere yapılacak görüşmeler, önemli ilk temaslar başladı. Onlar planlama ile ilgili düşüncelerini ortaya koyacaklar, biz de kendi görüşlerimizi ileteceğiz. Önemli olan siyasi hedeftir. Amaç DEAŞ’ı Rakka’dan atmak" şeklinde konuştu.
MUSUL OPERASYONU
Musul operasyonuna ilişkin bilgi veren yetkili, "Hem Musul halkının hem de Iraklı Kürtlerin talebi çerçevesinde merkezi hükümetin bilgisi dahilinde Musulluları Musul Ulusal Muhafızları diyebileceğimiz yapıyı eğitmek için gittik. 3 bin civarında Musulluyu eğittik. DEAŞ ile mücadelede yerel kuvvetlere Peşmerge ve diğer bölgedeki Sünni unsurlara destek olduk. Bunların mücadelelerine atış desteği verdik. Bizim için bir harekatın doğru planlanması, harekatı yapacak güçlerin kompozisyonlarının doğru değerlendirilmesi, etnik, mezhebi kırılmaların içinde çırpınan, bocalayan Irak’ın yeni sorunların çıkmasına meydan verilmemesi. Bunun için görüşlerimizi söylüyoruz. Bizim amacımızın istikrar ve güvenlik olduğunu vurguladık" diye konuştu. Musul operasyonlarının planlarının netleşmediğini belirten yetkili, eğittikleri 3 bin kişi olduğunu hatırlattı.
Yetkili, Suriye politikasına ilişkin olarak sorulan bir soruya ise, "Bizim Suriye politikamız, Suriye’de olup bitenlere karşı alınacak tedbirlerle ilgili gelişti. Suriye’de ortaya çıkan durumla ilgili herhangi bir sorumluluk sahibi değiliz, onu biz şekillendirmedik" karşılığını verdi.
ABD Başkanı Obama’nın "Esad’ın kimyasal silah kullanması kırmızı çizgimizdir" sözlerini hatırlatan yetkili, şunları söyledi:
"Müdahale edilecek derken, vazgeçti. Büyük devletler bir tutum alamadı ve bu tutumdan vazgeçmesi, onun çıkardığı sonuçlar önemlidir. Buradan şöyle bir sonuç ortaya çıktı; rejimin destekçisi olan ülkeler, muhaliflerin ya da demokrasi talepleri olanların destekçileri ciddi değiller sonucunu çıkarıp, bir tekine dönük arama başlattılar. Silah yığılması oldu. Diğer bir destekçi bol bol adam getirdi. Sahadaki askeri dengeyi değiştirmeye çalıştılar ve değiştirdiler. 2014 yılı başında silah yardımına paralel olarak içeride yeni manipülasyonlara girdiler. PKK ve DEAŞ’ın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Suriye politikasında nerede hata yapıldı diye düşünürseniz, Obama’nın kimyasal silah kullanılmasıyla ilgili kırmızı çizgisini aşındırdığı an yapıldı. Bu bir kırılma noktasıdır."
"ABD Türkiye’yi yalnız mı bıraktı?" sorusu üzerine yetkili, ABD’nin Suriye halkını yalnız bıraktığını vurgulayarak, "Karar değişikliğinin neticelerini hala yaşıyoruz. Rusya’nın Ukrayna macerası, Suriye’ye girmesi hep bırakılan boşluğun neticesidir. Amerika temel oyuncu olma özelliğini kaybetmiştir" diye konuştu.
Suriye konusunda takvim verilmesinin mümkün olmadığını belirten üst düzey yetkili, Suriye’de çok farklı değişkenlerin olduğunu kaydetti.
FIRAT KALKANI HAREKATI
Fırat Kalkanı operasyonuna ilişkin soruya yetkili, şöyle cevap verdi:
"Bugün itibariyle Güney Batı’ya doğru hareket devam ettiriyoruz. El Bab harekatın hedefinde var. Bu harekatın aceleye getirilmesi askeri açıdan doğru bir çizgi olmaz diye değerlendiriyoruz. Tahkim edecek şekilde emin adımlarla tamamlamaya çalışıyoruz. TSK oradan Türkiye’ye dönük güvenlik tehdidi kalktığı zaman çıkar."
Güvenli bölge konusundaki soruya üst düzey yetkili, "98 kilometre 5 kilometre derinliğinde alan Azaz ile Maraercel hattıyla, Cerablus Fırat arasında kalan alan DEAŞ’ın kontrolündeydi. Bizde bu DEAŞ kontrolündeki alanın DEAŞ’tan temizlenip, bir güvenli alana dönüştürülmesi fikrini savunuyorduk. Bunu desteklemiyorlar diye bir şey yok. Bu böyle bir güvenli alan ortaya çıkması fikrini kimse tartışmıyordu. Şu anda uçuşa yasak bölge var. Rejim uçamıyor zaten koalisyon uçuyor. Rusya keşif uçuşları yapıyor" ifadelerini kullandı.
Menbiç’in güvenli bölgenin ortasında olduğunu kaydeden yetkili, "Bize vadedilen YPG’nin oradan çekileceği. Henüz bu çekilme tamamlanmış değil. 200 civarında unsuru kalmış. Bunun bir an önce burayı terk etmesini ve Fırat’ın doğusuna geçmesini istiyoruz, bekliyoruz. Özgür Suriye Ordusu ile Suriye Demokratik Gücü Arap unsurlarının ortak bir yönetim kurmasını istiyoruz. Rakka’dan dönük operasyonda Bu Arapların birlikte hareket etmesi gerekir" şeklinde konuştu.
Salim Müslim ile görüşmelerine ilişkin soruya yetkili, "O günkü uyarılarımız açık. Bizim onlarla konuşmamızda verdiğimiz mesaj rejimle mi, muhaliflerle mi hareket ediyorlar, onu araştırmak ve ona göre mesajlar vermek. Yine Özgür Suriye Ordusu işbirliğinde olmalarını talep etmek ve ona zorlamak. Bu şartlar çok farklıydı. PKK ile çatışmasızlık süreci vardı" diye konuştu.
DARBE GİRİŞİMİ
15 Temmuz darbe girişiminde hükümete destek konusundaki soruya yetkili, şu karşılığı verdi:
"FETÖ terör örgütünün darbe girişimi örneği olmayan bir olay. Bunu biz bile anlamakta zorlandık. Dünyanın anlamasında gecikme oldu. Ortada daha çabuk anlayanlar oldu. Bunlara karşı biz refleks olarak demokrasiler camiasındaki dostlarımızdan refleks olarak dayanışma beklerdik. Ama orada bir gecikme ortaya çıktığı açık. Zamanla anlaşıldı. Bugün FETÖ’nün ne olduğu tüm dünya tarafından daha iyi anlaşıldı. Hala yapılması gerekenler var. Darbe sonrasında darbenin elebaşının Amerika’dan Türkiye’ye geri iadesi için süreç başlatıldı. Böyle bir olaydan sonra iade konusunun uzun zaman sürüncemede bırakılması kabul edilebilir bir gelişme olmaz. Tabi ki bu hukuki bir süreçtir. Bize de ifade edilen, kamuoyuna söylenen darbenin faillerini adaletin önüne çıkarmak için Türkiye ile her türlü işbirliğini yapacağız beyanında bulundu. Biz bu sürecin en kısa zamanda tamamlanmasını bekliyoruz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.