Bahçeli'den Akar'ı Eleştirenlere Sert cevap
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şehitlere Fatiha okumak aklının ucuna bile gelmeyen sanal ortam ve medya cengaverlerinin Genelkurmay Başkanını taşlaması, ahlaksızca tartışmaya açması en başta teröristlerin değirmenine su taşımak anlamına gelecektir" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin Meclis'teki gurup toplantısında yaptığı konuşmada, bir yanda terörle mücadele sürerken, diğer yanda siyasi tansiyonun yükseldiğini, kör dövüşünün yaygınlaştığına dikkat çekti. Siyasi ahlak ve üslup bozukluklarının ülkemizi krizden krize sürüklediğini anlatan Bahçeli, "Sorumsuz açıklamalar, duyarsız yaklaşımlar, istismara dayalı teklif ve temenniler Türkiye'ye ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Doğu ve Güneydoğu'dan yağmur gibi şehit haberi gelmektedir. Acısız gün hemen hemen yok gibidir. Analarımızın ağlaya ağlaya gözlerinde yaş kalmamıştır. Millet infial halindedir. Gemi su almakta, fırtına gittikçe şiddetlenmektedir. Gelin görün ki, Ankara'da kısır çekişmeler almış başını yürümüştür." dedi.
Bahçeli, konuşmasında Kılıçdaroğlu'nu da eleştirerek şunları söyledi: "Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, TOBB'un 72'inci Genel Kurulunda "Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz" sözleriyle bir anda ülke gündemini meşgul etmiştir. Peşinden Almanya dönüşü esnasında; sokakları işaret etmiş, yine kandan kavgadan bahsetmiştir. Cumhurbaşkanı da "er ya da geç bu milletin önüne başkanlık sistemi gelecek, Kızılay'dan başkasına kan vermeyiz" sözleriyle tehlikeli polemiği derinleştirmiştir. Başkanlık sistemiyle ilgili tartışmaların örtülü iç savaş tehdidine dönüş yapması, ülkenin bugünkü nazik döneminde emsalsiz bir hezeyandır."
CHP Genel Başkanının talihsiz ve tamiri imkansız bir pot kırdığını anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başkanlık sisteminin mahsurlarını konuşmak, sakıncalarını dile getirmek, bu konuda milleti bilgilendirmek başka bir şey, vahim şekilde kanlı boğuşmaya atıf yapmak bambaşka bir şeydir. Henüz ortada fol yok yumurta yokken, henüz başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanlığı meselesi tartışma aşamasındayken sokağın ve çatışmanın adres gösterilmesi yanlıştır, gaflettir, sorumsuzluktur. Bizim açımızdan da başkanlık sistemi doğru ve isabetli bir tercih değildir. Fakat biz, mücadelemizi her zaman olduğu gibi demokratik yollarla yapma konusunda ısrarlıyız, meşru çizgiden taşmaya da sıcak bakmayız."
Bahçeli, konuşmasında geçen hafta söylediği sözleri hatırlattı. Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçen hafta ifade ettiğim gibi, rejim ve sistemle ilgili son söz 29 Ekim 1923'de söylenmiş, bu bahis açılmamak üzere kapanmıştır. Biz ne yapacaksak, neyi amaçlıyorsak mevcut sistem içinde kalarak, hatta iyileştirip revize ederek gerçekleştirmeliyiz. Yeni bir maceraya atılmaya, yeniden sistem tartışmalarıyla enerjimizi tüketmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. 93 yıllık Cumhuriyet tarihinde parlamenter sistemin tıkandığı olmuştur, nitekim bu da tarihsel bir vakadır. Ancak çift başlılık kalksın, patinaj bitsin, ülke hızlansın bahaneleriyle devleti yeniden tarif etmek bugünden kestiremeyeceğimiz, hiç de tahmin edemeyeceğimiz olumsuzluklara kapı aralayabilecektir."
Başkanlık sisteminin diktatörlüğe sapacağı ile ilgili kaygıları da yabana atmamak, anlayışla karşılamak gerektiğini anlatan Bahçeli, şunları söyledi:
"Muhataplarının böyle bir niyeti olmayabilecektir. Böyle bir gizli gündemleri de yer almayabilecektir. Fakat siyasi gelişmeler, coğrafyamızın ortaya çıkardığı şartlar, güç bela ayakta duran demokratik mekanizmalardaki gevşeme hiç beklenmeyen, hiç de öngörülmeyen sertleşme ve savrulmalara ortam açabilecektir. Demokrasi ararken diktatörlük bulunması kaçınılmaz olabilecektir. Esasen güç temerküzünün, sistemin kontrol ve denge mekaniğindeki esnemelerin nelere mal olacağını şimdiden yorumlamak mümkündür. Bunun sonucunda devletin tüm imkânlarıyla bir kişi de toplanması, benzerlerine sıklıkla Latin Amerika'da tesadüf edilen despot yönetimlerin tecellisi gündeme gelebilecektir. Elbette bunların hepsi muhtemel yol kazalarıdır, ama mutlaka önemsenmeli, "bize bir şey olmaz" tuzağına ve hatasına düşülmemelidir. Sistemik zorlamalar, yeni bir devlet dayatması milli kopuş ve parçalanmalara zemin açabilecektir. Bu konuda herkesin, hepimizin özenli, duyarlı olması şarttır. Şüphesiz milli iradenin hükmü her şeyin üzerindedir. Buna diyeceğimiz, itiraz edeceğimiz bir şey yoktur. Ne var ki, tarihin ve coğrafyanın da bize yüklediği bir sorumluluk vardır ve bundan kaçmak, bunu ihlal etmek, hiçe saymak kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Yapayım derken yıkan, kaynaştırayım derken kopartan, nasıl olsa güçlüyüm her dediğim olur derken yanılan ve yozlaşmanın kilidini açan nice devlet ve siyaset adamı insanlık tarihinde var olmuştur."
MÜFLİS SİYASETÇİYLE VAKİT GEÇİRECEK ZAMAN YOK
Bahçeli, konuşmasında, siyasetin en temel görevlerinden birisinin gelecek kuşaklara dünden alınan mirası bir üst seviyeye taşıyarak sağ salim devretmek olduğunu" söyledi.
Türkiye Cumhuriyetinin en acil ihtiyacı sistem nakli veya transferi değil, huzur ve kardeşlik iklimine kavuşması olduğunu anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim boşa geçirecek zamanımız yoktur. Bizim kandan bahsedip aba altından sopa gösteren müflis zihniyet ve siyasetçilerle geçirecek vaktimiz de yoktur. Çünkü Türkiye tel tel dökülmektedir. Huzur arayan vatanımıza hüsran yaşatmak haksızlıktır. Birlik, dirlik ve refah isteyen milletimizi yeni çatışma alanlarına sıkıştırmak samimiyetsizlik olduğu kadar dürüst ve ahlaklı bir tavır da görülemeyecektir. Demokraside konuşmak, tartışmak ve uzlaşmak asıldır. Tarafı Türkiye ve Türk milletinin menfaati olan farklı fikir, düşünce ve eğilimlerin ahlaki rekabetinden mutlaka parlak bir sonuç çıkacaktır. Millet ise son karar merciidir. Egemenliğin asli ve yegâne sahibidir. Millete vekâlet etme onuruna sahip bizlerin, kendi aramızda temel milli ve tarihi meselelerle ilgili mutabakat arayışımız zaman alsa da, yorucu ve hırpalayıcı olsa da temin ve takviye edilmelidir. İç ve dış sorunlarımız büyüktür. Bölgesel ve küresel senaryoların ibresi resmen Türkiye'yi göstermektedir. Böyle bir durum karşısında boğuşmak değil buluşmak, kutuplaşmak değil kucaklaşmak herkesin öncelikle tercihi olmalıdır."
ŞEHİTLERE FATİHA OKUMAK AKLININ UCUNA BİLE GELMEYEN SANAL ORTAM VE MEDYA CENGAVERLERİNİN GENELKURMAY BAŞKANINI TAŞLAMASI, AHLAKSIZCA TARTIŞMAYA AÇMASI EN BAŞTA TERÖRİSTLERİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK ANLAMINA GELECEKTİR
Terörizmle mücadelenin çok yönlü planlanıp sürdürülmesi gereken siyasi, stratejik ve milli bir konu olduğunu vurgulayan Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Askerimiz, polisimiz, korucumuz gücünü elbette siyasi iradeden alacak, ana karargâhın tutum ve izlediği politikalarla moral seviyesini tayin edecektir. Mesela Nusaybin'de görev yapan bir Mehmetçiğin gözü hainlerin üstündeyken, kulağı Ankara'dadır. Eğer siyasi irade emir komuta zinciri içerisinde terörizmle mücadeleyi yavaştan alıyor, geciktiriyor ve belirsizliklere havale ediyorsa, kuşkusuz mücadelenin başarı şansı yok denecek kadar az olacaktır. Bu itibarla kahramanlarımızın moral ve motivasyonu çok mühimdir.
Hafta sonundan bu tarafa, Cumhurbaşkanı'nın davetine icabet ederek kızının düğününe katılan Genelkurmay Başkanı şiddetle eleştirilmektedir. Bu eleştirilerin anlaşılır ve savunulur bir tarafı bize göre yoktur. Sayın Akar son derece insani ve devlet teamülleri kapsamında görülebilecek bir görevi ifa etmiştir.
Şehitlerin geldiği bir ortam gerekçe gösterilerek Genelkurmay Başkanının malum düğüne katılmasını diline dolayanlar her şeyden önce kahraman Mehmetçiğin moralini sıfırlamak ve terörle mücadeleyi sabote etmek isteyen çevrelerdir. Yas hepimizin. Acı hepimizin yüreğindedir.
Fakat terörle mücadelenin bu denli kesif ve kategorik biçimde sürdüğü bir dönemde kafa karıştırmak, hadsiz suçlamalarla komuta kademesindeki uyum ve dengeyi bozmaya kalkışmak iyi niyetli görülemeyecektir.
Şehitlere Fatiha okumak aklının ucuna bile gelmeyen sanal ortam ve medya cengaverlerinin Genelkurmay Başkanını taşlaması, ahlaksızca tartışmaya açması en başta teröristlerin değirmenine su taşımak anlamına gelecektir. Bu tahammülsüz, bu maksatlı ve bayağı ithamların kahraman güvenlik güçlerimize kast etmek olduğu ortadadır. Güvensizliği artırmaya dönük bu tip çirkin propagandaların devlet ve millet aleyhine olduğunu düşünüyor ve buna inanıyoruz."
Cumhurbaşkanının kızını evlendirmesinin en tabii hakkı olduğunu anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buna davetlilerin katılması kadar doğal bir şey de olamayacaktır. O halde her şey bitmiştir de, sırayı manevi görevini yaptıktan sonra davete uyan Genelkurmay Başkanını hedef tahtası haline getirmek mi almıştır? Bu nasıl bir terbiyesizliktir? Ülkemizin beka meselelerinin bu kadar ağırlaştığı bir süreçte, Genelkurmay Başkanını küçük düşürmek, sorgulatmak kime, hangi çevrelere hizmettir? Sayın Hulusi Akar Paşa görevini titiz ve milli şuurla yapan bir Genelkurmay Başkanımızdır. Hakkındaki asılsız dedikoduları çıkaranların bölücü alçakların yararına faaliyet gösterdiklerini iyi bilmeleri, bu densizlikten derhal vazgeçmeleri bizim en temel dilek ve arzumuzdur. Aziz milletimiz, Peygamber Ocağı gördüğü Türk Silahlı Kuvvetlerinin arkasındadır. Türk milleti fedakar Mehmetçiğin, kahraman polislerin her daim yanındadır. Bundan rahatsız olan varsa, tavsiyem tez elden durum muhasebesi yapması, ya Kandil'in ya da HDP'nin kollarına kendisini bırakmasıdır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.