Başbakan Davutoğlu'ndan Brüksel'de Kayseri Pazarlığı

Başbakan Davutoğlu'ndan Brüksel'de Kayseri Pazarlığı
Davutoğlu Türkiye-AB zirvesindeKayserili pazarlığı ile vize ve yardım konularında netice alındığını söyledi.

Brüksel'deki Türkiye-AB zirvesinde aralarda Merkel ile mesajlaştıklarını açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kayserili pazarlığı ile vize ve yardım konularında netice alındığını söyledi.

Brüksel'de gece yarılarına kadar Türkiye-AB zirvesinde Avrupalı liderler Türkiye'nin çözüm önerisini saatlerce tartıştı. AB liderlerinin 5 saat süren toplantısı sırasında Alman şansölyesi Merkel ve Başbakan Davutoğlu SMS'le durum değerlendirmesi yaptı. AB liderlerini Merkel'in Türkiye'nin önerilerinden yana ağırlığını koyması ikna etti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Brüksel'den dönerken kritik zirveyle ilgili şunları söyledi: "İyi bir süreç, iyi bir tecrübe oldu. AB mülteci sayısı azalmadığı için soru sorarak veya belli konuları gündeme getirerek, Türkiye'yi sıkıştıracak gibi bir durum vardı. Sıkıntılı bir zirve olacağı kanaati hâkimdi. Bu tür durumlarda beklenmedik hamle, karşı tarafı normalde alamayacağı kararlara yöneltebilir. Arkadaşları giderken topladım. Onları dinledikten sonra 12 maddelik bir plân söyledim. AB'nin yapacakları, bizim yapacaklarımız. Aslına bakarsanız normal şartlarda bakıldığında kabulü zor olan unsurlar da vardı içinde. Zaten Merkel ve (Hollanda Başbakanı) Mark Rutte ile akşamdan buluşalım diye konuşmuştuk. Biz daha varmadan Merkel gelmişti. Rutte de geldi. Bu arada belirli bir samimiyet oluşturuyor. Akşam 21:00'den gece 03:00'e kadar altı saat görüştük. Önce üçümüz başbaşa. Sonra onlar çekildi, kendi aralarında müzakereye. Ardından tekrar üçümüz başbaşa geldik. 12 maddeyi Merkel ve Rutte'yle görüşmüş olduk bazı ufak değişikliklerle".

"28 LİDER SORDU BEN CEVAPLADIM"

28 liderin sorduğu soruları cevaplandırdığını belirten Davutoğlu, "Böyle bir hamle beklemiyorlardı. Onların daha çok beklediği şey, Türkiye neler yaptığını anlatacak şeklindeydi. Mülteci geçişini 6 binden bin 800'e düşürdük ama bu da büyük rakam. Ayda 60 bin kişi demek neredeyse. Ertesi sabah, önce AB parlamentosu Başkanı Schulz, AB Komisyon Başkanı Junker ile bir araya geldik. Sonra Çipras ile görüştük ve zirveye gittik. Sabah yeni formül ortaya çıkınca Merkel "akışı değiştirelim" dedi, onların konsey toplantısı yoktu normalde. 12 maddelik planı kabul ettirmek için kendi konseylerini yapma ihtiyacı doğdu. Yemekte bir araya geldik. 28 lidere ne düşündüğümü anlattım, onlar sorular sordu ben cevaplarını verdim. Sonra bir ara verdik, bu sefer kendi aralarında 28 konsey üyesi toplandı. Ben de NATO Genel Sekreterine gittim. Akşam yemek yiyecektik, o kadar uzun sürdü ki, 7'de yemeğe oturacakken, onlar 11'e kadar görüşmeleri sürdü. İlginçtir, Merkel'le de arada telefondan toplantıya ilişkin birbirimize mesaj gönderiyoruz. Sonra Merkel'le tekrar yüzyüze konuştuk, Bu sefer tekrar müzakere, bir daha kendi aralarında görüşmeye girdiler, bu 01:00'e kadar da o sürdü. Bir iki şeye itirazımız olmuştu onları çözdük. Bir kere burada iyi olan 4.5 ay öncesine göre Türkiye AB ilişkileri bir başka düzleme geldi. Eskiden başbakanlar arasındaki görüşmeler için bir vesileye gerek vardı. Bir zirve olmuyordu. Bizim açımızdan stratejik bir başka boyutu var: Mülteci meselesi Türkiye'nin Avrupa için önemini gösterdi. Türkiye'nin istikrarının ve etrafına istikrar yaymasının Avrupa için ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu" dedi.

"EN ÇOK KAZANAN YUNANİSTAN"

Davutoğlu, "Beklemedikleri hamle ne oldu?" sorusuna, "Gerçekten bizim için de ağır yük olmaya başladı mülteciler. Sadece Suriyeliler değil. Türkiye'nin mülteci çeken durumu oldu. Öyle bir karar alalım ki, mültecilerin istismar edilmesini engellesin ama Avrupanın mültecileri alma sorumluluğunu ortadan kaldırmasın. Dediğimiz şey şu: Biz Ege'de yakalanan her mülteciyi ülkesine göndeririz, Suriyeli değilse ülkesine göndeririz. Suriyelileri de kampa koyarız. Bunun karşılığı bizim aldığımız her Suriyeli için bir başka Suriyeliyi mülteci olarak Avrupa'ya alırsınız" cevabını verdi.

'Nasıl seçilecek?" sorusunu Davutoğlu şöyle cevaplandırdı: "Onu AB yapacak. Aralarında zaten bir kota dağılımı var. Böylece, "Ege üzerinden ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gidebiliriz" ümidini kırmış oluyoruz. Giden herkesi geri alıyoruz. Ayda 10 bin kişi geri aldık. Bunun 5 bini Suriyeli değil, o beşbini ülkelerinie geri göndereceğiz . Geri kalan 5 bini kampa alacağız. 5 bin mülteciyi de AB mülteci olarak alacak. Türkiye'deki mülteci sayısında artış olmayacak ama Avrupa'ya gidişler düzenli olacak. Yolda sersefil olmayacaklar. Bu akıllarına pek gelen bir plan değildi. Onlar Türkiye tümüyle engellesin, polis kontrollerini artırsın gibi düşünüyorlardı. Ne kadar artırırsanız artırın Ege sahillerinden geçiyorlar. Madem geri kabul ederken hazirandan önce başlatıyoruz, zaten yapmak zorundayız… O vakit, vize serbestisini hazirana alalım. Ekimde olacaktı, geri kabulü şimdi başlatacağız, 1 Haziran'a çekelim. Bizim de çıkaracağımız yasalar var vize muafiyeti için en geç haziran sonunda vize muafiyeti gerçekleşsin. Açıkçası Merkel orada liderlik gösterdi. Çipras'a da, "Bu işin en büyük kazananı sensin" dedim. Beni aradı birkaç gün evvel, "Önemli bir adım atacağız ama Brüksel'de çözüm çıkmazsa, Makedonya sınırını da kapatıyorlar, ben mültecileri Makedonya'dan gönderemeyeceğim zor bir durum. İsterseniz yapmayalım Türk Yunan zirvesini" dedi. Merak etme. Brüksel'den iyi bir sonuç çıkar" dedim. Bazı ülkeler benim yanımda itiraz edemediler ama bizim verdiğimiz kağıt çok büyük bir değişikliğe uğramadı. Ayrıca da sadece vize serbestiyeti değil, 3 milyar euro daha alıyoruz. Biz ilk 3 milyarı, ilk adım olarak söylemiş ve bir yıl içinde demiştik. Onlar da iki yıl için ısrar ediyordu. Aramızda görüş ayrılığı devam ediyordu. Fakat buna yeni bir boyut getirdik, "Bütün masraflar artacak, 3 milyar daha istiyoruz. Geri kabulden kaynaklanan bütün masrafları da siz vereceksiniz. Bunların hava yolu ile memleketlerine gönderilmesi sırasındaki masraflar da size ait" dedik. (Kayserili pazarlığı iyi oldu.) Artı 3 milyar Euro yani. Onlar bunu açıklamalarında zikretmediler çünkü bunun için zirve kararı lazım; 18 Mart'a hazırlık yapmaları gerekiyor. 2018'e kadar 6 milyar olacak. 2016 için 3 milyar, 2017 ve 1018 için 3 milyar. Ayrıca beş fasıl var; 15, 23, 24, 26, 31. Bu da tabii önemli. Hollanda dönem başkanlığı boyunca bu beş faslın açılmasını bekledik. Rumlar direniyor ama 23, 24'ü kesin açarız diğerlerinden kaçmak istiyorlar. Tabii bunların hepsi 18 Mart'ta AB konseyinde görüşülüp nihai karara bağlanacak. Orada da görmemiz lazım".

Başbakan Ahmet Davutoğlu, mülteci akışının engellenememesi durumunda Türkiye -AB ilişkilerinin de sıkıntıya girebileceğini ve bir oyun değiştiriciye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Başbakan, Avrupa'ya gönderilecek mültecilerin nereden ve nasıl seçileceğiyle ilgili merak edilenleri şöyle cevapladı:

"Bir ay içinde mültecilerin gidişinde ciddi düşüş olacak. Çünkü geri gönderileceğini düşününce bu işe zaten teşebbüs etmeyecek. Mülteci akışı dursa da Avrupa kendi tespit ettiği sayıda mülteci almaya devam edecek".

Davutoğlu, sınırın öbür tarafında mültecileri yerleştirecek bir sistem, güvenli bölgeyle ilgili ise şunları söyledi:

"İki önemli gelişme oldu. Bu hususu Merkel ile görüşmüştük. Merkel'in Putin'le görüşmeleri oldu. Ayrıca Merkel, İtalya Başbakanı, İngiltere Başbakanı, Fransa Başbakanı ve Putin, video konferans yaptılar. Onun detaylarını anlattı Merkel. Obama ile görüşmüşler onu da anlattı. Puzzle'ı birleştirince başka gelişmeler dikkat çekti. Merkel "Yarın oturup ayrıca 5 ülke Suriye'deki durumu da konuşsak" dedi. Onun üzerine, biz beş ülke, beş toplantı yaptık, ateşkes, güvenli bölge olabilir mi diye konuştuk. Bazıları tam güvenli bölge ifadesine itiraz etti ama güvenli bölge anlamı veren bir yazımı oraya ekledik. Bu da ilk defa AB metinlerine girdi. Dikkat ederseniz Merkel de güvenli bölgeyi savundu. Bizim Rusya ile şu an bir temasımız yok, siz Rusya ile konuşun, biz bölge ülkeleri ile konuşalım, hep beraber de ABD ile konuşalım".

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.