Cumhurbaşkanı Erdoğan: "idlib'te Muhalifler Bulundukları Alanda Kalmaya Devam Edecek"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi'de yapılan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Erdoğan ile çok yapıcı ve kapsamlı görüşmeler yaptığını söyleyen Rusya Devlet Başkanı Putin, “Bu sene dördüncü kez bir araya geliyoruz. 10 gün önce Tahran'daki zirveye katılmıştık. Güncel ikili konuları görüştük, işbirliği konuları görüştük” dedi.
İkili ticarette milli para birimlerinin kullanılması gerektiğini ifade eden Putin, İdlib konusunda ise, “Bugün özellikle Suriye'deki çözüm konularını ele aldık. Yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda beraber çalışma yürütüyoruz. Çok önemli mutabakatlara ulaştık. Rusya'nın endişeleri İdlib'de bulunan savaşçıların saldırı tehlikesini ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik ve 15 Ekim tarihinde silahsızlanma bölgesi 15-20 kilometreye kadar temas hattı üzerinden bir bölge kurma kararı aldık” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Rusya ile ekonomi alanında olumlu sonuçlar alındığını belirterek, “Ticaret hacmimizdeki artış eğilimi sürüyor. Bir önceki yıla kıyasla yüzde 31'lik artışın ardından bu yılın ilk yarısında da yüzde 33 yükseliş söz konusu. Temelini Sayın Putin'le birlikte attığımız Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve Türk Akım Doğalgaz Boru Hattı projeleri devam ediyor. 2019 yılında Türkiye'de ve Rusya'da karşılıklı olarak kültür ve turizm yılı etkinliklerini gerçekleştireceğiz. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Rus turistler ilk sırada yer alıyor. 4,7 milyonluk rekorumuzu bu yıl görünen o ki 6 milyonla gerçekleştireceğiz. Vizesiz seyahat rejiminin bir an önce yeniden başlaması yönündeki beklentimiz devam ediyor. Bu konuda ilgili bakanlıklarımız çalışıyorlar” dedi.
“Muhalifler bulundukları alanda kalmaya devam edecekler”
Putin'le Suriye konusunu son olarak Tahran'da düzenlenen üçlü zirvede ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, “Türkiye olarak Tahran'da hassasiyetlerimizi açıkça ifade etmiştik. Bugün ise Tahran'da vardığımız mutabakatı sahada nasıl hayata geçirebileceğimizi müzakere etme imkanını bulduk. İkili ve heyetler arası görüşmelerimizde, İdlib'de karşılıklı endişelerimizi dikkate alan çıkış yolu bulunması konusunda da çok önemli mesafe katettik. Sayın Putin'le İdlib meselesinin Astana ruhuna uygun bir anlayış temelinde çözümü konusunda mutabık olduğumuzu bir kez daha gördük. Bu çerçevede yaptığımız değerlendirmelerin sonucunda muhalifler ve rejim kontrolündeki alanlar arasında silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulmasını kararlaştırdık. Muhalifler bulundukları alanda kalmaya devam edecekler. Buna karşılık radikal grupların söz konusu alanda faaliyet göstermemelerini sağlayacağız. Rusya, İdlib çatışmasızlık bölgesinde saldırılmayacağını temin için gereken tedbirleri alacaktır. Gerek üçüncü tarafların provokasyonlarını, gerekse varılan mutabakata yönelik ihlallerin tespitini ve engellenmesini de yine birlikte temin edeceğiz. Bu amaçla Rusya ve Türkiye, belirlenecek silahsızlandırılmış bölge sınırlarının iki tarafında koordineli devriye faaliyeti gösterecektir. Türkiye, halen İdlib çatışmasızlık bölgesinde bulunan gözlem noktalarını da tahkim edecektir. Bu mutabakatla İdlib'de büyük bir insani kriz yaşanmasının önüne geçtiğimize inanıyorum. Türkiye, Suriye krizinin başından beri olduğu gibi İdlib meselesinde de üzerine düşeni yapmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.
“Suriye'nin geleceğine yönelik en büyük tehdit, Fırat'ın doğusundaki terör yuvalarından kaynaklanmaktadır”
Rusya ile varılan mutabakatın Türkiye'nin yeni yüklerle karşılaşmaması bakımından olduğu kadar Rusya başta olmak üzere konuya taraf ülkeler için de önemli bir kazanım olduğunun altını çizen Erdoğan, “Bu görüşmemizde ayrıca Suriye sahasındaki teröristlerin varlık gösterdiği alanların İdlib'le sınırlı olmadığına özellikle dikkat çektik. Suriye'nin toprak bütünlüğüne kasteden ve Türkiye'nin milli güvenliğini, tehdit eden asıl yapı PYD/YPG'dir. Bu örgütün Fırat'ın doğusunda gerçekleştirdiği katliamlar ve etnik temizlik faaliyetleri ortadadır. Suriye'nin geleceğine yönelik en büyük tehdit, İdlib'ten ziyade Fırat'ın doğusundaki terör yuvalarından kaynaklanmaktadır. Öncelikle bu terör bataklıklarının kurutulması gerekiyor. Biz hem Fırat Kalkanı hem de zeytin dalı harekatıyla önemli adımlar attık. 4 bin kilometrelik alanı DEAŞ ve PKK'lılardan temizledik. Bu bölgelere Suriyeli kardeşlerimizin güven içinde dönmelerini sağladık. Benzer adımların PYD-YPG terör örgütünün elinde bulunduğu diğer bölgeler için de atılması önem arz ediyor” dedi.
“Hedefimiz, Suriye halkının kendi gerçek demokratik iktidarına kavuşmasıdır”
Türkiye ve Rusya'nın arzusunun Suriye krizinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulması olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu hedefe yönelik işbirliğimizi süreceğiz. Bu çerçevede Astana garantörlerinin, Birleşmiş Milletler Suriye özel temsilcisiyle geçen hafta başında Cenevre'de anayasa komitesi toplantısının sonuçlarını değerlendirdik. Hedefimiz önce bir anayasanın oluşması, ardından orada demokratik bir seçimin gerçekleşmesi ve ondan sonra da Suriye halkının kendi gerçek demokratik iktidarına kavuşmasıdır. Komitenin kuruluş sürecine en kısa sürede tamamlamak için çabalarımızı hızlandırmak konusunda mutabık kaldık” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Rus ilişkilerini tanımlayan ana unsurların iyi komşuluk, ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı olduğunu belirterek, “Bu temelde şimdiye kadar pek çok adım attık ancak bunları yeterli görmüyoruz. İşbirliğimizin daha da ilerlemesi için önümüzdeki süreçte çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu anlayıştan hareketle değerli dostum sayın Putin'e bana ve heyetime gösterdiği konukseverlik için tekrar teşekkür ediyorum. Bugün attığımız adımları aldığımız kararların da özellikle Suriye halkı için hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.