Erdoğan: "Türkiye’de Basın Özgürdür"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın özgürlüğü konusunda, "Türkiye'de basın özgürdür. Aksini iddia edenlerin basın özgürlüğünden anladıkları, eskisi gibi hükümet kurup hükümet yıkan bir medya gücüne sahip olmaksa, bunun olmayacağı bir Türkiye'de yaşıyoruz" dedi.
Kriter dergisi, yayın hayatına başladı. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan dergi, ilk sayısıyla raflarda yerini aldı. Fahrettin Altun'un genel yayın yönetmenliğinde aylık periyotta yayımlanacak derginin ilk sayısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide daha adil bir dünyayı tesis etmek için çabaladıklarını belirten Erdoğan, Türkiye'nin bölgesel ve küresel sorunların ve adaletsizliklerin giderilmesinde öncülük yapmak ve mazlumların sesi olup onlara ulaşmak için güçlü olması gerektiğini ifade etti. Tam bağımsız olmak için "yerliliği ve milliliği" her alanda hayata geçirmenin şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin siyasi tarihinin de aslında yerli ve milli olanlar ile kendi ülkesine ve milletine yabancılaşmış olanların mücadelesiyle geçtiğini dile getirdi. Erdoğan, kazanmak için her yolu mubah gören anlayışın milli olamayacağına işaret ederek, yaşadığı toprağın insanıyla, geçmişiyle, kültürüyle bağı kalmamış olanlara şahitlik edebildiğini, bunların bazen siyasetçi, bazen akademisyen, bazen medya mensubu, bazen iş adamı, bazen sanatçı, bazen yazar, bazen de başka sıfatlarla karşılarına çıktığını söyledi. "Biz yapmak için çalışıyoruz, bunlar yıkmak için uğraşıyor" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aynı tavrın siyasette ve dış politikada da örneklerini gördük. Bir milletvekili, bu milletin askerini ve polisini şehit eden, halkı göç etmeye zorlayan, şehirleri yaşanmaz hale çeviren teröristlere destek veren, çanak tutan açıklamalar nasıl yapabilir? Bir devletin buna sessiz kalması mümkün olabilir mi? Bu anlamda teröre destek veren milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını da yine bu milli tutumun gereği olarak görüyorum. Yerlilik ve millilik, siyasetten iş dünyasına, medyadan eğitime, akademiden sanata, istihbarattan savunmaya kadar her alanda kriter olmalı."
Erdoğan, bütün siyasi hayatı boyunca samimi gayretlerinin millet tarafından karşılıksız kalmadığını belirterek, "Milletimizin layık gördüğü her görevde olduğu gibi, Türkiye'nin doğrudan milletin oyuyla göreve gelmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak da her zaman "daha fazla hizmet etme" anlayışıyla görevimi yürütüyorum. Sırtını millete değil vesayet odaklarına dayayanlar, siyaset ve toplum mühendisliğine girişenler ya da terör örgütlerinden güç alanlar, bizim bu topraklar ile olan gönül bağımızı anlayamazlar" dedi.
"ÜLKEMİZ, MANİPÜLASYONLARLA KRİZLERE SOKULAMAYACAK SAĞLAM BİR İSTİKRAR ZEMİNİNE KAVUŞMUŞTUR"
Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi ya da son terör eylemlerinin arkasında, Türkiye'de son dönemde her alanda yaşanan gelişmelerden duyulan rahatsızlık olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ama şu gerçeğin de görülmesi lazım; Türkiye, artık eski Türkiye değil. Ülkemiz, manipülasyonlarla krizlere sokulamayacak sağlam bir istikrar zeminine kavuşmuştur. "Yeni Türkiye" yolunda kararlılıkla yürüyoruz. Önümüze çıkarılan son engel ise en aşağılık, en insanlık dışı yöntem olan terörün yeniden hortlatılması oldu. Fakat Allah'ın yardımı ve milletin desteğiyle, bu saldırıların hepsini de boşa çıkardık, çıkaracağız" değerlendirmesinde bulundu.
PARALEL YAPI'YLA MÜCADELE
Paralel Yapı'nın devlete ve millete yönelik bir tehdit olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Geçmişte yaşadığımız birçok sorunlu olayın arkasında, özellikle devletin kritik kurumlarına sızan bu şer örgütün elemanlarının izine rastlıyoruz. Paralel Yapı, yerleştiği bütün kurumlarımızda çok büyük tahribat oluşturdu. Bu tahribatı onarmak için daha yapılacak çok iş olduğunun farkındayız. Şu anda devletimizin tüm kurumları ve milletimiz bu yapı ile mücadeleyi sahiplenmiştir. Ama daha etkin bir mücadele sergilemek durumundayız. Benim "tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet" diye tarif ettiğim bu yapının gerçek yüzünü görüp uzaklaşan samimi kardeşlerimiz oldu. Artık bu yapı marjinalleşen bir örgüt haline dönüşmüştür. Milli güvenliğimizi tehdit eden her örgüt gibi, bunlarla da mücadeleye kararlılıkla devam edilecektir."
DAEŞ'LA MÜCADELE
Erdoğan, DAEŞ ile mücadeleyi Türkiye kadar sonuç alıcı şekilde gerçekleştiren başka bir ülke bulunmadığına dikkati çekerek, bazı ülkelerin DAEŞ'le mücadele bahanesiyle Suriye'de kendi bölgesel projelerini hayata geçirmeye çalıştığını kaydetti. Türkiye böylesi bir çaba göstermesine rağmen, bazı ülkelerin bir kısım terör örgütlerine karşı hareketsiz kaldığına işaret eden Erdoğan, "Ülkemizde alçak terör eylemleri gerçekleştiren PKK veya PYD için Avrupa'da her türlü destek ve propaganda faaliyetlerine sessiz kalınabiliyor. Bu tablo, "terörle mücadelede uluslararası dayanışma" mesajlarına gölge düşürüyor. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" ikiyüzlülüğü ile bu iş çözülemez. Uluslararası kurumlar ve tüm devletler, ayrım yapmadan bütün terör örgütlerine karşı samimi bir şekilde ortak tavır almalıdır" ifadelerini kullandı.
"ŞİMDİ OPERASYONLAR DÖNEMİ"
Kimsenin bu milletin huzuruna, birliğine, canına kastetmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, çözüm sürecinin istismar edildiğini ve şimdi operasyonlar dönemi olduğunu söyledi. Terör örgütü PKK'nın, etkin operasyonlar karşısında sıkışınca bazı yabancı devletler, aktörler ya da medya üzerinden "silah bırakma", "yeniden masaya dönme" gibi çeşitli mesajlar gönderme yolunu denediğini aktaran Erdoğan, bu aşamadan sonra çözümün, terör örgütünün en küçük bir unsuru dahi kalmayacak şekilde ülke topraklarından sökülüp atılması olduğunu ifade etti. Erdoğan, terörle mücadele sürecinde halk desteğine ilişkin soru üzerine, "Burada, beni en çok sevindiren şey, bölge halkının, Kürt kardeşlerimizin terör örgütünün karanlık amacını çok iyi görmesi ve bunların yanında yer almaması oldu. Teröristler ve siyasi destekçileri kendi kendilerine özerklikçilik oynadılar, yalnız kaldılar ve kaybettiler. Milletin desteğinin ve duasının elde edildiği her mücadele gibi, terörle mücadele de başarıyla sonuçlanacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
TÜRK TİPİ BAŞKANLIK
Erdoğan, yeni anayasa ya da başkanlık sistemi tartışmalarının, büyüyen Türkiye'nin yeni ihtiyaçları dolayısıyla gündeme geldiğini belirterek, "Türk tipi başkanlık sistemi olmaz" diyenlerin, bu milletin iyi bir şey ortaya çıkarabileceğine hiçbir zaman inanmayanlar olduğunu dile getirdi. Zaten dünyada uygulanmakta olan tek bir başkanlık sistemi modeli bulunmadığına dikkati çeken Erdoğan, evrensel standartların Türkiye'nin kendi tarihi ve kültürüyle sentezlendiği bir modelde özgün bir başkanlık sisteminin elbette olabileceğini ifade etti.
"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MESELESİ, SİYASİ BİR KALKANA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA"
Basın özgürlüğü konusunda Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan haksız eleştirilere maruz kaldığına değinen Erdoğan, "Türkiye'de basın özgürdür. Aksini iddia edenlerin basın özgürlüğünden anladıkları, eskisi gibi hükümet kurup hükümet yıkan bir medya gücüne sahip olmaksa, bunun olmayacağı bir Türkiye'de yaşıyoruz. O günler geçti artık. Elbette özgürlükleri daha da genişleteceğiz. Ama bugün Türkiye'de basın özgürlüğü meselesi, siyasi bir kalkana dönüşmüş durumdadır. Bunu gündeme getirenlerin aslında medya ile ilgili bir dertleri yoktur" yorumunu yaptı.
ERDOĞAN KARŞITLIĞI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasette "Erdoğan karşıtlığının" bir kimlik halini almasına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Bu, şahsımla ilgili değil, millete karşı bir tutumdur. Asıl önemli olan, bu karşıtlığın kimleri yan yana getirdiğidir. Bakıyorsunuz terör örgütü PKK destekçileri ile Paralel Yapı üyeleri yan yana. Ya da bugüne kadar birbiriyle kavga edenler kol kola. Bu süreç aynı zamanda maskelerin düşmesini, millete cephe açanların gerçek yüzünün görülmesini de sağladı. Bu açıdan hayırlı da olmuştur."
Erdoğan, milletin gönlünü kazanacak siyaset üretemeyenlerin, iç gerilimlerini ve acziyetlerini gizlemek için çirkin üsluba başvurduklarını, ancak milletin bunları görüp herkese notunu verdiğini ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.