Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Akademisyen Tepkisi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, üç akademisyenin tutuklanmasına ilişkin, "Üçünü de bildiriye imza attınız, gözaltına alıyoruz, tutukluyoruz ve hapse atıyoruz. Bu olay bizatihi Türkiye'de demokrasiye vurulan en derin darbelerden birisidir. Kendinizi artık dünyaya anlatamazsınız. Hitler faşizminden kaçan öğretim üyelerini, bilim insanlarını kucaklayan bir Türkiye'den kendi ülkesinde üniversitede ders veren hocayı hapse atan Türkiye'ye geldik" dedi.
CHP Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Kılıçdaroğlu, PM toplantısı öncesi yaptığı açıklamada çok sorunlu bir zamanda toplantının gerçekleştirildiğini belirterek, her toplantının olumsuz bir olayın üzerine adeta inşa edilir gibi olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Hep şu soruyu kendime sordum ve bütün vatandaşlarıma da aynı soruyu kendilerine sormalarını isterim. Türkiye neden Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor? Neden Türkiye iyi yönetilmiyor, neden Türkiye savruluyor bir yerlere? Bunun sorumlusu kim? Eğer bir düşmansa bunu yapan onun adı ne? Ülkeyi yönetenler kimler? Ülkeyi yönetmek için seçim meydanlarına çıktılar. Dünyanın vaadinde bulundular. Şunu yapacağız, bunu yapacağız dediler. Ama Türkiye vaat edilenlerin tümüyle dışında farklı bir atmosferin içinde. 78 milyon yurttaş yaşıyorsa aynı kaygıları paylaşıyor. Türkiye nereye gidiyor? Bütün bunlar tartışılırken bu ülkenin aydınları tutuklanıp hapse atılıyor. Aklın kabul edeceği bir şey değil. Neymiş düşüncelerini açıklamışlar" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE DEMOKRASİYE VURULAN EN DERİN DARBELERDEN BİRİSİDİR"
"Düşünce açıkladı diye bir akademisyen, öğretim üyesi tutuklanıp hapse mi atılır" diyen Kılıçdaroğlu, "Hangi akıl, mantık bunu öngörüyor? Hangi yargı bunu öngörüyor, hangi uluslararası evrensel hukuk bunu öngörüyor? Acı olay Muzaffer Kaya, Esra Munga, Kıvanç Ersoy üçü de öğretim üyesi. Üçünü de bildiriye imza attınız, gözaltına alıyoruz, tutukluyoruz ve hapse atıyoruz. Bu olay bizatihi Türkiye'de demokrasiye vurulan en derin darbelerden birisidir. Kendinizi artık dünyaya anlatamazsınız. Hangi gerekçeyle anlatacaksınız kendinizi. Bir öğretim üyesi bir bildirinin altına imza attı diye hapse mi atılır? Beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, doğru bulmayabilirsiniz, yanlış yaptığını söyleyebilirsiniz, en ağır eleştirileri yapabilirsiniz ama niye bunu söyledin ben seni hapse atacağım. Bu 12 Eylül darbe dönemlerinde yaşadığımız sürecin tekrar yaşanması anlamına geliyor. O dönem devlet güvenlik mahkemeleri vardı, siyasi otoritelerin emrindeydi, istediği kişiyi tutuklayıp doğrudan hapse atıyordu. Demokrasi bizim ülkemizde artık yok. Bunu her yerde söyleyebilirsiniz. Düşünceyi açıklamada elbetteki insanlar her istediğini söyleyemezler. Elbette bunun uluslararası evrensel hukukun öngördüğü standartlar var. Eğer siz şiddeti açıkça övüyorsanız tamam yasaktır o. Irkçılık yaparsanız yasaktır. Ayrımcılık ve nefret söylemlerinde bulunursanız yasaktır. Üç tane kuralı var. Onun dışında düşüncelerinizi rahatlıkla açıklayabilirsiniz. Hitler faşizminden kaçan öğretim üyelerini, bilim insanlarını kucaklayan bir Türkiye'den kendi ülkesinde üniversitede ders veren hocayı hapse atan Türkiye'ye geldik. Bu tablo bizim hak ettiğimiz tablo değil" dedi.
"BATSIN SİZİN AYDINLIĞINIZ"
Eğer Türkiye'de bugün demokrasi kan kaybediyorsa bunun en temel sorumlularından birisinin de havuz medyası ve orada yazanların olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Yanlışları eleştirmeyenler, her yanlışı hükümeti övüyorum diye sürekli övenler demokrasiye en büyük zararı verenlerdir. Aydın geçiniyor bunlar. Batsın sizin aydınlığınız. Ülkeye karanlık ufuklar getiriyorsunuz siz. Kraldan fazla kralcı geçiniyorsunuz siz. Yanlışa neden yanlış demiyorsunuz? Yanlışı neden doğru diye satıyorsunuz? TBMM koltuğu korkacak adamların koltuğu değildir. Yürekli insanların koltuğu olmak zorundadır. O koltuk sıradan bir koltuk değildir. Düşüncesini açıkladı diye akademisyenleri hapse atarsanız ülkede demokrasiyi yok edersiniz" dedi.
"ONLAR ELLERİNE SİLAH ALIP DAĞA MI ÇIKTILAR"
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Terör örgütlerine başta PKK'ya yardım ve yataklık yapan parti Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yöneticileridir. Oy alıp ülkeyi yönetmek yerine PKK'ya yardım ve yataklık yapan bunlardır. Öğretim üyelerinin böyle bir şeyi yok. 2014 yılında PKK'nın konuşlandığı yerlerle ilgili olarak güvenlik güçleri bize izin verin şurada silahlı terör unsurları var. Kaç kez yazı yazıyorlar? 290 yazı yazıyor, "bize izin verin" diye. 282'sine "hayır bunlara dokunmayın" diyorlar. Kim diyor bunu, ülkeyi yönetenler diyor. Yani AK Parti'nin başbakanı ve bakanları diyor. Bu yardım ve yataklık değil midir? Bunları tutuklayacağınıza, soruşturma açacağınıza öğretim üyelerinden ne istiyorsunuz? Onlar ellerine silah alıp dağa mı çıktılar?"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.