TSK ve ÖSO'nun PYD/PKK'dan temizlediği Afrin'de bir yandan asayiş uygulamaları güçlenirken diğer yandan kırsala kaçan teröristler ÖSO'lular tarafından yakalanıp sorguya alınıyor. İhbar edilenlerin ya da şüphelilerin sorgulandığı Afrin'de, suçu kanıtlananlar TSK'ya teslim ediliyor, suçsuz olanlarsa serbest bırakılıyor. ÖSO'nun teröristleri sorguladığı o merkeze girildi.
HALK TÜRK ASKERİNDEN MEMNUN
Masum insanların ocaklarına ateş düşüren PYD/PKK'nın izlerini bu bölgeden silmek kuşkusuz pek kolay değil. Ancak TSK, bu insanların acısına merhem olmak için elinden gelenin en iyisini yapıyor. Afrin halkı da, TSK'nın bölgeye huzur getirdiğini ve acılarının biraz olsun dindiğini söylüyor.
14 YAŞINDA DAĞA ÇIKARILDILAR
Evlerine geri dönmeye başlayan aileler, bir yandan yeni özgür yaşamlarına adapte olmaya çalışıyor, bir yandan da acı hatıralarından kurtulmaya çalışıyorlar. Anlattıkları hikayeler ise yürekleri burkuyor. Korkuyu zihinlerinden atamamış, hala ürkek gözlerle etrafta olup bitenleri anlamaya çalışanlar arasında açlıkla imtihan edilenler de var işkence görenler de, 14 yaşını doldurmuş evlatları zorla ellerinden alınıp dağa çıkarılan aileler de...
"YOKSA KIZLARINI ALIRIZ"
Baskıya, zorbalığa, şiddete direnememiş ve terör örgütüne boyun eğmek zorunda kalmış on binlerce insan var Afrin'de. İki oğlu arasında kura çekerek, oğullarından birini teröristlere veren 63 yaşındaki Abdo Kolika'da onlardan biri. Yürekleri dağlayan bir hikâyesi var, ağlayan ama dik durmaya çalışan bu adamın... Anlattığına göre, bir gün ansızın evine geliyor PYD'li teröristler Abdo Kolika'nın, dört çocuğundan birini istiyorlar, kendi saflarına katmak için. "Oğullarından birini vereceksin" deyip gidiyorlar. Zavallı adam korku ve belirsizlik dolu günler geçiriyor, bu arada teröristlerin taciz ve tehditleri de devam ediyor. Ölümcül tehditler asla son bulmuyor. Abdo Kolika, "Bugün oyalarım, yarın oyalarım" derken bir gün yine geliyor; "Oğullarından birini vermezsen, kızlarını alırız…" diyorlar.
ÇARESİZCE KURA ÇEKTİLER
PYD'den daha fazla kaçamayacağını düşünen Abdo Kolika, ertesi gün bir oğlunu vereceğini taahhüt ediyor, kapıda bekleyen teröristleri zorla ikna ederek. O gece sabaha kadar uyku girmiyor aile fertlerinin gözüne... Gün aydınlanınca, aile toplanıyor; herkesin gözü yaşlı. İstemeye istemeye, çaresizce oğulları arasında kura çekiyor Abdo Kolika ve PYD'nin sözünü yerine getiriyor. Kızları yanında ama oğullarından 30 yaşında olan Damhaş elinden kayıp gidecek. Bir baba için ne kadar zor, ne kadar acı ama başka yolu yok ki Abdo Kolika'nın...
"ÇİLEMİZ BİTTİ"
Sorgu esnasında tüm bu yaşananları anlatırken gözyaşlarını tutamıyor ve hüngür hüngür ağlıyor, "Biz Türkleri çok severiz lütfen bize yardım edin" diyebiliyor. O ağlayınca eşi Feride, kızları Şevin ve Evin ile oğlu Sabri Kolika'da gözyaşlarına boğuluyor. Sorguyu yapan ÖSO'lu komutan da bu duygusal andan çok etkileniyor. Abdo Kolika anlatmaya devam ediyor: "Tüm çocuklarımı çok seviyorum, ayrım yapamadım iki oğlum arasında. Kura çekeceğiz dedim ve büyük oğluma çıktı. Çok üzüldük ve ertesi gün büyük bir elemle onu yolculadık. Elimizden aldılar, zorla. Onu vermesem kızlarımı verecektim."
Ailece çiftçilik yaptıklarını da ekleyen Abdo Kolika, "Gelirimiz evimizi çekip çevirmeye yetiyor. Biz PKK gibi terör örgütlerini bilmeyiz. Terörle de işimiz olmaz. Allah Türkiye'den razı olsun. TSK geldi, teröristlerden çektiğimiz çile bitti. Oğlum da döndü ama ona hala kavuşamadım. Lütfen onu affedin" diyor.
"KAÇMIYORUZ DEDİLER"
Köylerden birinde gizlenen ve gizlendiği yerde yakalanan Abdo Kolika'nın oğlu 30 yaşındaki Damhaş Kolika, merkezi noktalara kurulan ÖSO karakollarından birine getirilerek sorgulanıyor. Sorgulama esnasında ÖSO'lu komutana yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Zorla alındım. Gitmeseydim, direnseydim kız kardeşlerimi alacaklardı. Sekiz ay PYD/PKK tarafından tutuldum. Beni asker olarak savaştırdılar. Rejim ile girdiğim bir çatışmada ayağımdan yaralandım. Yaralanınca 4 ay savaşmadım. Türk askeri gelince umut oldu, yenildiklerinde Afrin'i terk ettiler. Dediler ki rejimle birleşeceğiz, kaçmıyoruz. Ama ben bir yolunu bulup kaçarak, Türk Askerinin koruması altındaki ailemin yanına geldim. Türk askerine ve ÖSO'ya tek kurşun sıkmadım."
"KORUMAK BOYNUMUZUN BORCU"
Zeytin Dalı Harekatı kapsamında TSK ile birlikte yol alan ÖSO, Afrin halkının evlerine yerleşmesinde büyük bir titizlikle çalışırken adil olmaya çok dikkat ediyor. ÖSO mensupları köylerde ve ilçe merkezinde şüpheli gördükleri kişileri alarak özenli bir şekilde sorgudan geçiriyor. Sorguya alınan şüphelilerin omuzları ve elleri özellikle inceleniyor; böylece silahlı eğitim alıp almadıkları, sila taşıyıp taşımadıkları tespit ediliyor. Diğer taraftan daha önce ellerinde olan teröristlerin listesi ile sorguya aldıkları kişiler bir bir karşılaştırılıyor ve sorguyu ya derinleştiriyorlar ya da terör örgütleriyle bağı olmadıklarından emin oldukları kişileri serbest bırakıyorlar. Sorgulananların sıradan vatandaş değil de ciddi şüpheliler olduğunu belirten ÖSO'nun çatısı altındaki Müntasır Billah Tümeni komutanlarından Yahya Paşa şunları söylüyor: "İhbar ile ya da şüphe üzerine kişileri sorguya alıyoruz. Suçu kanıtlanmayan hiç bir Allah'ın kuluna dokunmuyoruz. Suçlu olanları zaten TSK'ya devrediyoruz. Suçsuzlara ise elimizden gelen yardımı yapıyoruz. Amacımız bölgedeki huzur ve güvenliği sağlamak. Masum halkın arasına sızmaya çalışan teröristlerin ne yapabileceğini herkes biliyor. Bunlar el yapımı bomba ve mayınlama konusunda iyi eğitim aldıkları için sivil halkı korumak bizim boynumuzun borcu. Bu yüzden ince eleyip sık dokuyoruz. Tek amacımız, bize güvenen Afrin halkının huzurunu sağlamak.
EYP'LERİN YERİNİ GÖSTERDİ
Sorgu odasında kulaklarımda Abdo Kolika'nın yakarışı, akan gözyaşları; ağır ağır uzaklaşıyorum. Yolum, Afrin kırsalına düşüyor. Burası merkeze sadece 8 kilometre uzaklıkta. TSK ve ÖSO, burada hem dağdaki kaçak teröristlerin izini sürüyor hem de mağara mağara dolaşarak araziyi, el yapımı patlayıcı (EYP) ve mayınlardan temizliyor.
"BİZİ BATILI ASKERLER EĞİTTİ"
Saklandığı yerden çıkarak güvenlik güçlerine teslim olan bir terörist hem tuzakladıkları EYP'lerin yerini gösteriyor hem de barındıkları mağaraları. Ardından neler yaptıklarını, nasıl eğitim aldıklarını şöyle anlatıyor:
"Bizi İngilizce konuşan, yerel kıyafet giymiş Batılı olduğunu tahmin ettiğim askerler eğitti. Hangi millete ait olduklarını bilmiyorum. Önce uzun uzun komutanlarımızı eğittiler. Bize ise hızlandırılmış bir haftalık eğitim verdiler. Türkiye ve Türk halkının düşman olduğunu söylediler. Türkiye'nin yenileceğini çünkü ABD ve Fransa'nın PYD'nin her zaman arkasında olduğuna bizi inandırdılar. Komutanlarımız, 'Dünya bize destek verirken Türkiye bir karış ilerleyemez rahat olun' diyerek bizi cephede tuttu.
Savaş başlayınca hiç de umduğumuz gibi olmadı. Bize, Türk askeri 'dağda savaşamaz' dediler ama her yerden çıkıyorlardı Türkler. Korkudan mağaralara sığınmak zorunda kaldık. Komandolar gelince de kaçtık."
(Kaynak: Milliyet)