Sabah kalkıyorsun daha gözünü açamadan televizyonda 8 şehit haberi olduğunu öğreniyorsun. Sonramı sonrası işte kördüğüm Nasıl iyi bir gün geçirelim. Söyler misiniz? Nasıl hayata umutla bakalım. Bu neyin bedeli böyle? Ödemekle bitmiyor. Kana doymadınız mı? Derken gözüm yatakta masumca uyuyan yavruma takılıyor. Birazdan okula gitmek için evden çıkacak. Bu defada aklıma binlerce kişinin can verdiği bomba saldırıları geliyor. Ya okula giderken geçtiği yolun üstünde bomba patlarsa diye bir düşünce alıyor beni.
Ne günlere kaldık Allah’ım. Bunu söylerken bile yine de içimden sen bu günleri aratma diye geçiyor. Sonra haberleri seyrederken ocakta unuttuğum çay geliyor aklıma. Hemen fincanı dolduruyorum ve oturuyorum işimin başına. Ama zor olan ne biliyor musunuz? Ah içimden geçenleri bir yazsam diyorum. İşte o içinden geçenleri bir yazar olarak yazmamak var ya oda ayrı bir acıtıyor canımı. O Mehmetçiklerimize kıyanlara içimden geçenleri yazamamak. Evlat acısı gibi koyuyor insana. Gerçekten bu neyin bedeli böyle? İçinizden biri çıkıp söylesin ne istiyorsunuz benim Mehmetçiğimden. İçinizden biri çıkıp söylesin bize neyin bedelini ödetiyorsunuz?
Sonra beni efkâr basıyor ki, sorma gitsin. Çıkıp dolaşsam diyorum şöyle bir hava alsam. Bu defada aklıma kalabalık yerlerin tehlikeli olabileceği düşüncesi geliyor. Hemen cayıyorum bu fikrimden. Hadi diyorum sakin bir yere gideyim bu defada beni kendi ülkemde yabancı hissettiren mülteciler geliyor. Bir parkın bankında otursam yer bulamam ki; Bir kadın sadece gözleri meydanda koymuş çantasını sanki babasının malı. Elinde bir torba çekirdek yiyip kabuklarını yere atıyor. Bakıyorum susuyorum neden mi? Suç onlarda değil ki beni kendi ülkemde mülteci yapanlarda..
Allah’ım yine de sen bugünlerimizi aratma.