Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı Bülent Arınç, dokunulmazlıklar konusunda, "Yargılama yapılsın ama gözaltı, tutuklama olmasın deniyorsa Genel Kurul'a getirsinler, bu da olur. Dava devam eder. Vekil vekilliğine devam eder. Hakkında hüküm kesinleşirse gereği yapılır. Bir taraftan yasama, bir tarafta yargı süreci devam eder" dedi.
Arınç, TBMM'de Parlamento Muhabirleri Derneği üyeleri ile bir araya geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu dokunulmazlık konusunda eleştiren Arınç, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun sözü bir fanteziden ibarettir. Hele bir ana muhalefet liderinin bunu konuşmasını çok yadırgadım. Parlamenter hayatla uyumlu değildir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun veya başkasının kürsü dokunulmazlığı olsun ama dokunulmazlık meselesi sadece yasamayla ilgili değildir. Yoksa parlamento çalışamaz hale gelir. Daha dün yeni biten davayı göz önüne alırsanız, 5 sene sonra geçmiş olsun sözlerini parlamenterler için de duymak mümkün hale gelir. Kamuoyundaki beklentilere uygun yeni bir dokunulmazlık düzenlemesi yapılabilir ama anayasa düzenlemesidir" ifadelerini kullandı.
Arınç, "Kılıçdaroğlu'nun ikinci hatası bakanlar da aynı kategoriye getirilsin. Sayın Kılıçdaroğlu bilmeli ki bakanlık yapanlarla milletvekilleri farklıdır. Bakanlar ancak Meclis soruşturması yoluyla olabilir. Her şeyi birbirine karıştırıyor. O zaman tamamen anayasaya aykırı olabilir" şeklinde konuştu.
HDP milletvekillerinin durumu ile ilgili değerlendirmede bulunan Arınç, "Ya bunlar gözaltına alınırsa, yargı süreci başlarsa hepsi olabilir. O zaman ne yapmak lazım, kısıtlı dokunulmazlığın kaldırılması yoluna gidilebilir. Madem pek çok anayasaya aykırılık var, bir tane de benden olsun. Gözaltına alınamaza tutuklanamaz diye bir hüküm de getirilirse yargı bunu kendine uymaya zorunlu kılar diye düşünüyorum. Altına da bunu yazıversinler. O zaman nurtopu gibi dokunulmazlık çözümü çıkar. Yargılama yapılsın ama gözaltı, tutuklama olmasın deniyorsa Genel Kurul'a getirsinler, bu da olur. Dava devam eder. Vekil vekilliğine devam eder. Hakkında hüküm kesinleşirse gereği yapılır. Bir taraftan yasama, bir tarafta yargı süreci devam eder" diye konuştu.
Ergenekon davasına ilişkin olarak ise Arınç, "Hayır pardon falan demiyorum. Ben dürüstüm. Yanlış yaptıysam özür dilerim derim. Bu mesele siyasi bir meseledir. 5-6 yıl öncesinin şartlarıyla bugün yaşadığımız olaylar ortaya döküldüğü zaman benim sözlerimden yanlış ortaya çıkmaz. Meseleye şöyle bakmak lazım. Yargıtay bir karar üzerine külliyen bozma verdi. Burada usülen ve esastan bozma var. O zaman iyi bir bozma var demektir. Kimin hangi fiillerle suçlanacağı yasada gösterilmiş. Dolayısıyla ben iyi bir bozma kararının olduğunu düşünüyorum. Söylediğim sözler var, ama başka sözlerim de var. Bir ülkenin Genelkurmay Başkanı teröristbaşı olur mu? İkincisi uzun tutukluluk sürelerinin kesinlikle yanlış olduğunu söylemiştim" şeklinde konuştu.
Ergenekon terör örgütünün olmadığına yönelik bozma kararının başka davalar için de geçerli olacağını savunan Arınç, "Bence burada örgütün olmadığına yönelik ortaya koydukları bozma yarın başka davalar içinde geçerli olacak. Birileri kulaklarını açarak duysun diye söylüyorum. Bugün haklarında dava açılanlar da uydurulmuş suç örgütü derlerse yargıya güven o zaman yüzde sıfırlara düşer" diye konuştu.
Arınç, kendisinin "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" dediğini hatırlatarak, "Bütün bu suçlamalar gazetelerde yayınlanan bilgi ve belgelerle ilgili savcıların harekete geçmesiyle oldu. Ben polis değilim, gitmedim. Ama Türkiye'nin basını bunlar yazıldı ve çizildi, ıslak imzalı belgeler ortaya döküldü. Biz siyasetçiyiz. Bir vesayetin sona ermesi, sivil asker ilişkilerinin normal hale gelmesi için bir şeyin yapılması lazım. Bizlere kin ve husumet içinde baktıklarını ve bir hazırlığın içinde olduklarına bizleri inandırıyordu. Hayatlarını kaybetmiş olanlara Allah'tan rahmet diliyorum. Telafisi mümkün olmayan tek suç budur" ifadelerini kullandı.
AK Parti'de Genel Başkan Ahmet Davutoğlu'nun isminin çizildiği haberine ilişkin olarak Arınç, "Bu sözü fevkalade yanlış. Sayın Başbakanı eleştirmek onun hakkı değil. Gazeteci olmanın ötesinde arkadaş bir kamu görevlisi. Benim bildiğim şudur, Başbakanlık Müşavirliği'ne getirilmişti, TRT'ye getirildi. Bildiğim kadarıyla görevden alındı ama TRT'de başka görevde. Böyle bir insanın, TRT kanununa göre görev yapan kamu görevlisinin siyasi beyanatta bulunması, Başbakan hakkında böylesine eleştiri yapması kesinlikle yasaktır. TRT ile ilişkisi devam ediyorsa şu andan itibaren TRT Genel Müdürü'nün mutlaka soruşturma başlatması, görevden alması, görevine kesinlikle son vermesi gerekiyor" şeklinde konuştu.