Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Marmara’da 17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük depremin yıl dönümünde bir basın toplantısı düzenledi. Prof. Dr. Haluk Özener, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde düzenlenen toplantıda deprem araştırmalardaki son durumu ve bu konudaki bilinçlenmeyi değerlendirdi. 17 Ağustos Marmara depreminden sonra teknik olarak yaşanan gelişmeleri aktaran Özener, “Aslında 17 Ağustos’tan öncesine göre bilinç düzeyimiz oldukça arttı. Aslında bilim inanları 17 Ağustos’tan öncesinde de bir sonraki depremin yerini işaret ediyorlardı. Büyüklüğünü işaret ediyorlardı ama zamanını söylemiyorlardı. Şimdi geldiğimiz aşama yine bundan sonra, ki olacak depremin yaklaşık yerini ve büyüklüğünü söyleyebiliyoruz. Ama zamanı konusunda maalesef sizlere bir şey söyleyemiyoruz. 17 Ağustos’tan bu yana köprüler, viyadükler, okullar, hastaneler, kritik yapılar, tarihi binalarda güçlendirme çalışmaları yapıldı. Kentsel dönüşüm çalışmalarına başlandı. Deprem yönetmelikleri yenilendi. Depreme güvenli konutlar ve yapılara kavuşmaya başladık. Bunlar açıkçası karar vericiler ve yöneticiler tarafından kaydedilen gelişmelerdir” dedi.
“BİR GÜN MARMARA’DA BÜYÜK BİR DEPREM OLACAK, BÜYÜKLÜĞÜ 7’NİN ÜZERİNDE OLACAK”
Bir gün Marmara’da büyük bir deprem beklendiğini fakat ne zaman olacağının tahmin edilemediğini belirten Özener, “Vatandaş da artık binasını seçerken, bina alırken hangi zeminde olduğuna, yapı kalitesine, deprem yönetmeliğine uyup uymadığına, yapan inşaat firmasına dikkat etmeye başladı. Bu da toplumun, vatandaşın da bilinçlendiği anlamına gelir. Bütün bilim insanlarının farkında olduğu bir nokta var. Bir gün Marmara’da büyük bir deprem olacak. Büyüklüğü 7’nin üzerinde olacak. Ama bunun ne zaman olacağını maalesef bilemiyoruz. Dolayısıyla aslında bilim insanlarının söyleyeceği sözler burada sınırlı kalmalı. Bundan sonra aslında eyleme geçecek olanlar karar vericiler ve vatandaşlar olmalı. Yani bizim bu doğa olayını engelleme şansımız yok. Ne zaman olacağını bilemiyoruz. Dolayısıyla bunun önüne geçemiyoruz. Ama deprem zararlarını azaltmak her zaman mümkün” şeklinde konuştu.
“TÜM DÜNYA ÇAPINDA 3 BİNİN ÜZERİNDE İSTASYONDAN KANDİLLİ’YE VERİ AKIŞI SAĞLANMAKTA”
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde kaydedilen gelişmeleri anlatan Prof. Dr. Özener, “Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde tarafından kurulmuş bulunan sadece Marmara bölgesinde 70’in üzerinde sismik istasyon var. 7 gün 24 saat izlenmekte. Bunun dışında tüm Türkiye geneline yayılmış ise 200’ün üzerinde sismik istasyonumuz var. Bu istasyonlar da 7 gün 24 saat veriler buraya akıyor. Depremle ilgili parametreleri burada tespit ediyoruz. Bununla birlikte enstitümüz bağlı bulunduğu, daha doğrusu üye olduğu uluslararası kurumlarla veri merkezlerinde veri paylaşıyor. Şu anda tüm dünya çapında 3 binin üzerinde istasyondan Kandilli’ye veri akışı sağlanmakta. Bunun anlamı sadece Türkiye’de değil, dünya üzerinde olan herhangi bir depremle ilgili bilgileri üretmemiz mümkün olabiliyor. Bunun dışında İstanbul dışında kurulmuş olan 120’nin üzerinde acil müdahale istasyonlarımız var. Bunlar da herhangi bir deprem sonrasında meydana gelen şiddet haritasını, yıkım, hasar beklentilerini anında tespit edebiliyor. Marmara deniz tabanında meydana gelmekte olan tüm hareketleri, iletkenlik yapısında değişimleri, faydaki açılmaları izlemekteyiz. Erken uyarı sistemimiz var, hepiniz biliyorsunuz. 2002 yılında kurmuş olduğumuz erken uyarı istasyonları var. Bu istasyonlar yine 7 gün 24 saat çalışmakta ve Marmara Denizi’nde meydana gelen depremleri çok hızlı çözerek bir erken uyarı mesajı iletebilmekteyiz. Kritik yapılara acil deprem erken uyarı iletiliyor” diye konuştu.