Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı ile gerçekleştirdiği basın toplantısında, Yunanistan'ın özellikle göndermek istediği üçüncü ülke vatandaşlarının yüzde 99'unu Türkiye'nin almayı kabul ettiğini bildirerek, "Son 860 civarı başvuru vardı, bugünlerde bine çıkıyor. Bunların 99'unu Türkiye almayı kabul etti. Bu mekanizmaları çok iyi işletmemiz lazım" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Çavuşoğlu, Geri Kabul Anlaşması'na dair soruya, "Bizim Yunanistan'la Geri Kabul Anlaşmamız var, Bulgaristan'la da var. İki komşu ülke olarak. AB ile de Geri Kabul Anlaşmamız da var ve Haziran ayında bu anlaşma yürürlüğe girecek. bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Yunanistan'la Geri Kabul Anlaşmamız çerçevesinde geçmişte de Yunanistan'ın geri göndermek istediği üçüncü ülke vatandaşlarını kabul ettik. Ama bu konudaki teknik görüşmeleri daha da sıklaştırdık. Bazı mekanizmalar var bunları iyi işletmeye başladık. Son zamanlarda bunun neticesini de görmeye başladık" yanıtını verdi.
"KAÇAK GÖÇÜN ÖNLENMESİ KONUSUNDA DA KARARLILIĞIMIZ VAR"
Yunanistan'ın özellikle göndermek istediği üçüncü ülke vatandaşlarının yüzde 99'unu Türkiye'nin almayı kabul ettiğini bildiren Bakan, "Son 860 civarı başvuru vardı, bugünlerde bine çıkıyor. Bunların 99'unu Türkiye almayı kabul etti. Bu mekanizmaları çok iyi işletmemiz lazım. Türkiye'nin bu konuda gizlisi saklısı yok, kararlılığı var. Kaçak göçün önlenmesi konusunda da kararlılığı var, Yunanistan'la olan anlaşmamızı uygulama konusunda da kararlılık var. Türkiye'ye gelen bu üçüncü ülke vatandaşlarının geldikleri kaynak ülkelere gönderilmesi ile de ilgili çalışmalarımız var. O ülkelerle de Geri Kabul Anlaşması imzalamaya başladık. 14 ülkeye Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Faz, Cezayir gibi ülkeye de Geri Kabul Anlaşması önerisinde bulunduk" dedi.
Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Size göre Yunanistan hava sahası ihlal ediliyor. Bize göre Türkiye'nin hava sahası ihlal ediliyor. Burada biraz önce de söyledim. Hukuki ve siyasi görüşlerimiz farklı. İstikşafi görüşmeleri bu yüzden yapıyoruz. Barışçıl çözüm getirmek için yapıyoruz. Buradaki tutumlarımızın farklı olduğunu biliyoruz. Ama şunu söylemek isterim. İnsani konular söz konusu olduğu zaman, biz ne de facto durum oluşturarak bundan avantaj sağlamaya çalışırız. NATO'nun faaliyetlerinde olduğu gibi ne de insani konuları siyasi konulara malzeme ederiz. Burada bir kaza olmuşsa, Yunanistan'da bir yangın olduğu zaman, deprem olduğu zaman Türkiye'den yardım geliyor mu? Türkiye'den de Yunanistan'a geliyor. Zaten bizi ilk yakınlaştıran olaylar, bir depreme ihtiyacımız yok bizim ama deprem zamanlarında oldu. Dolayısıyla arama kurtarma operasyonları birbirlerimizin uluslararası haklarını ihlal etme anlamına gelmez. Bunlar insani konulardır, siyasi konulara da malzeme yapılmaması gerekiyor. Herhangi bir yerde anlaşamadığımız adalarda bile, bir mülteci sığınmışsa o insanları kurtarırken de de işbirliği yapmamız lazım. Senin adan mı benim adam mı diye baktığımız zaman insanları ölüme de terk edebiliriz."