Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin Kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmasına Türkiye'nin müsaade etmeyeceğini belirterek, Türkiye'nin bu konuda kararlı olduğunu, dostun da düşmanın da böyle bilmesi gerektiğini söyledi.
Beştepe Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin hedefinin Suriye'nin Kuzeyinde 5 bin kilometrekarelik terörden arındırılmış güvenli bölge oluşturmak olduğunu söyledi. Erdoğan, Suriye sınırında bir terör korudoru oluşturmak istendiğini belirterek "Buna müsaade etmeyiz, asla burada bir terör koridoru oluşturamayacaksınız. Artık bu işler tamamen bitmiştir, biz buralarda bir terör koridoru oluşturmaya müsaade etmek suretiyle ülkemizin Güneyini hiçbir zaman terörle karşı karşıya bırakamayız. Bu konuda kararlıyız, dost da düşman da bunu böyle bilecek" dedi.
"Bu kadar gerçekler olduktan sonra o taban hesap soramıyorsa kusura bakmasınlar"
"Her kim PKK'yı Kürt kardeşlerimizin haklarını savunan bir örgüt olarak görüyorsa onun aklından izanından şüphe ederim. Her kim FETÖ'yu kendi halinde insanların oluşturduğu bir hizmet hareketi olarak değerlendiriyorsa onun sadece izanından değil, niyetinden de şüphe ederim" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, iyi niyetli olduğu için FETÖ için "Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet" dediğini belirterek, artık tabanın da ibadetinin zedelenmeye başladığını söyledi. Erdoğan "Artık onu da söyleyemiyorum. Niye? Bu kadar gerçekler olduktan sonra o taban hesap soramıyorsa kusura bakmasınlar. Her kim DEAŞ'ı bölgenin kendi dinamiklerinin ürünü olarak ifade ediyorsa ya hiç bir şey bilmiyor ya da derdi başka. Suriye krizi başladığından beri, özellikle de 2013'ten beri ne zaman şöyle müşahhas bir adım atmaya kalksak karşımıza başka bir engel çıktı. Geldiğimiz noktada anlıyoruz ki aslında bunların hepsi aynı gayeye yönelik olarak kullanılan farklı araçlarmış. Terör örgütleri vardiya usulü çalıştırılarak dikkatimiz ve enerjimiz başka alanlara yöneltilmek istendi. 15 Temmuz gecesi bu oyunun en kanlı, en cüretkar sahnesi sergilendi. Milletimizin dirayeti ve cesareti ile diğer oyunlar gibi 15 Temmuz darbe girişimini de başarısızlığa benim milletim uğrattı. Sadece Külliyenin etrafında 29 şehidimiz var, 36 gazimiz var. Özel harekatta 56 şehidimiz var, Genelkurmay'da vesaire hepsi 241 Türkiye'de şehidimiz var. 2 bin 194 gazimiz var. Bu millet büyük bir millet, bu millet şanlı bir millet. Bu millet bir şeyi ispat etti. Bu cahiller, bu gafiller bunu anlamamışlardı. Onlar zannettiler ki, "F-16'larla, helikopterlerle, toplarla, silahlarla bu darbeyi gerçekleştiririz." Ama bunların karşısına "arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın, siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın" diyen bir millet çıkacağını düşünmediler. Benim milletim gövdesini siper etti. Yeri geldi kadınıyla erkeğiyle tankın altına yattı, bu darbe derderst edildi. Bu dünyaya bir örnek oldu. Çünkü dünyada bunun örneği yok, ilk defa bu millet bunu gerçekleştirdi. Bu Cumhurbaşkanı olarak şahsımın sorumluluğunu daha da artırıyor. Demek daha da çalışmamız, koşmamız lazım ki, bu milletler yarışında inşallah ilk 10'un içine 2023'de girelim. Biliyoruz bunlar boş durmayacaklar. PKK'nın DEAŞ'ın canlı bomba eylemleri, FETÖ'nun dünyanın her tarafında yürüttüğü karalama kampanyaları hep aynı amaca yönelik. Biz bu oyunu deşifre ettik. Artık ağaçlarla değil, hedef ormanlarla ilgileniyoruz. Bu ormanlardaki hesabı iyi soracağız. Beni öldürmeye gelenler Marmaris'te bulamayınca kendileri ormanların içinde saklandılar, günlerce o ormanlarda bazen aç susuz bazen hemen köye inip köydeki vatandaşın evinde ne var ne yok onları çalıp gidip onları yemeye kalktılar. Bunlar böyle de yüzsüz. Sonra yakalandılar, yakalandıktan sonra dikkat edin benim askerim bunları öldürmedi. "Sen Cumhurbaşkanını öldürmeye geldin" diye bunları öldürmedi. Tuttu yargıya teslim etti. Batı, bu millet böyle şanlı bir millet, öldürmedi, gitti yargıya teslim etti. Hukuk içinde problemi çözmeye kalkıştı. Bize akıl vermeye kalkıyorlar "böyle yapmanız doğru değil, binlerce kişiyi görevden aldınız." Tabi alınacak, bunlar bu işleri yaptılar. Bütün bu olanlardan sonra biz bunlara "iyi yaptınız aynen devam" mı diyeceğiz? Siz Doğu Almanya ile Batı'nın birleşmesinde ne kadar kişinin görevden alındığını bilmiyor musunuz? Masaya 2 milyon kişi getirdiler, 600 binini görevden aldılar. Niye onu konuşmuyorsunuz? Batı hiçbir zaman kendisini çek etmiyor. Türkiye'ye farklı yaklaşıyorlar" diye konuştu.
"Buradaki tezgaha bizi getiremezsiniz"
Türkiye'nin, kullandığı yöntem ne olursa olsun tüm terör örgütleri ile aynı anda mücadele edecek güce, imkana, kararlılığa sahip olduğunu belirten Erdoğan "Bölgemizde kurulmaya çalışılan denkleri de görüyor, siyasi ve fiili olarak müdahalelerimizi gerçekleştiriyoruz. Suriye sınırında bir terör koridoru oluşturmak istediler. Suriye'nin Kuzeyi bizim Güneyimiz. Buna müsaade etmeyiz, asla burada bir terör koridoru oluşturamayacaksınız. Artık bu işler tamamen bitmiştir, biz buralarda bir terör koridoru oluşturmaya müsaade etmek suretiyle ülkemizin Güneyini hiçbir zaman terörle karşı karşıya bırakamayız. Bu konuda kararlıyız, dost da düşman da bunu böyle bilecek. Bunu Cerablus'ta, Rai'de, Dabık'ta gösterdik, şimdi El Bab'da da göstereceğiz. Orası da DEAŞ'tan temizlendikten sonra Mümbiç PYD unsurlarından temizlenecek. Bu konuda en küçük bir müsamahamız olamaz. Hedef 5 bin kilometrekarelik bizim Güneyimizde, Suriye'nin Kuzeyinde terörden arındırılmış güvenli bir bölge oluşturmaktır. Bunu da bütün koalisyon güçleri ile enine boyuna konuştuk, konuşuruz. Şimdi işte Musul operasyon başladı, bizim bu operasyon konusunda en başından beri itirazımız, Musul Arap ve Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı, ağırlıklı olarak Sünnilerden oluşan bir bölgedir. Bize "burada Şia-Sünni savaşı olmaması lazım." Senin Bağdat dediğin, tamamen Şia'dan oluşan bir ordunun yönetmenidir. Biz onlarla mı konuşacağız? Eğer biz kalkıp da Musul'un kaderini onlarla paylaşmaya yönelirsek yarın burada Haşdi Şabi'ye terk edecek. Şimdi onu da konuşuyorlar "30 bin kişiyle Haşdi Şabi geliyor." Kaç bin kişi ile gelirse gelsin, geleceği varsa göreceği de var. 2 milyon Musul'da Sünni Arap-Türkmen var. Biz bunların bir kısmını eğittik, belli bir noktaya getirdik Başika kampında. Biz orada peşmerge de eğittik, hala eğitiyoruz. Aynı zamanda Musullu Arap, Türkmen kardeşlerimizi de eğittik. Bunları yaparken bize talep Irak'ın merkezi yönetiminden geldi. Şimdi ne oldu bu merkezi yönetime, hava değişti, dert başka. Onun için biz Amerikalı dostlarımıza, koalisyon güçlerine hep bunu söylüyoruz, buradaki tezgaha bizi getiremezsiniz. Biz sizinle NATO'da beraberiz, sizin Irak'ta NATO'da bir ortaklığınız yok, siz bizi Irak ile tercih noktasında karşı karşıya bırakamazsınız. Siz Afganistan dediniz, Irak mı geldi sizinle, Afganistan dediniz NATO dışı başka ülkeler mi geldi, biz geldik. Afganistan'da sizinle beraber o mücadeleyi biz yürüttük. Hala biz yürütüyoruz terör örgütlerine karşı. Peki burada terör örgütlerine karşı niçin beraber değiliz de siz burada terör örgütlerine karşı başka terör örgütlerini yanınıza alıyorsunuz. Bu işi masaya iyi yatırım. Bu masada TÜRKİYE olacak, arazideki mücadelede Türkiye olacak" şeklinde konuştu.
"Sen bize kabadayılık yapacağına git DEAŞ ile uğraş, PKK ile uğraş"
Musul operasyonunun bölgenin kendi halkından oluşan ve onlarla uyum içinde hareket edecek güçler tarafından yürütülmesinin şart olduğunu belirten Erdoğan "Musul'daki Arap ve Türkmen aşiretleri Türkiye'nin başından beri yanlarında olmasından memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Kuzey Irak yönetimi de Musul operasyonunda Türkiye'nin kendilerine destek olması yönünde bir tavır içindedir. Buna karşılık Bağdat yönetiminin Şii kanadı, cesaretlerinin kaynağını gayet iyi bildiğimiz bir tavır ile meseleyi alenen Türkiye düşmanlığına dökmüş durumdadır. Irak topraklarının bir kısmını işgal etmiş olan DEAŞ'a, başka bir kısmını işgal etmiş PKK'ya karşı gösterilmeyen çiğ bir tavır Türkiye'ye sergileniyor. Sen bize kabadayılık yapacağına git DEAŞ ile uğraş, PKK ile uğraş. Onlara karşı en ufak bir mücadele, tavır koyamıyorsun, Türkiye'ye meydan okumaya kalkıyorsun, kusura bakma, bizim burada başka bir derdimiz var. Bölgemizde geçmişte pek çok örneği görülen bir mezhep çatışması riskinin önüne geçmek istiyoruz. Musul'un geleceğine Musul halkı karar vermez, burası dışarıdan getirilen bir takım güçlerin hakimiyetine sokulmaya çalışılırsa ortaya çok vahim görüntülerin çıkması kaçınılmazdır. Musul halkı eyalet sistemini kabul etti, Musul'un eyalet olmasına işte o güçler müsaade etmediler. Kuzey Irak Yerel Yönetimindeki oylamada "evet" diyenler, Musul'da aynı şeye "evet" demediler. İşte biz bu felaketi önlemek için Musul operasyonunda yer almak durumundayız. Suriye'de sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma projesine nasıl izin vermediysek, Musul merkezli mezhep çatışması projesine müsaade etmeyeceğiz. Biz Suriye'ye 911 kilometre sınırdaşız, 350 kilometre de Irak'a sınırdaşız. Her iki ülkeden ülkemizde 3 milyon mülteci var, bunların hepsine biz bakıyoruz. Şimdi de Musul merkezli yeni bir yükün bindirilmesini istemiyoruz. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz, bölgede gereksiz yere tek damla kan dökülmesini istemiyoruz. Bununla birlikte bölgedeki tek bir kardeşimizin hakkının hukukunun çiğnenmesine rıza gösteremeyiz. Bu çerçevede gereken hazırlıklarımızı yaptık. Irak'ta ve Suriye'de Türkiye'nin mutlaka içinde olduğu bir barış ve yeniden yapılandırma sürecine bölge halkının tarihine, kültürüne, gerçeklerine uygun her türlü katkıyı yapmakta kararlıyız" ifadelerini kullandı.