Dünümüzden Günümüze Oluşumlar

Mürsel Adıgüzel

Sevgili okurlarım,

Son günlerde, ülkemiz parlamentosun da, anayasa değişikliği ve başkanlık sitemiyle meşgulüz. İsteğim odur ki, milletimizin geleceğini çağdaş demokrasiyle buluşturmak. Bu düşüncenin oluşması içinde, doğru çalışmaların yanında olmak şarttır. Ne var ki, bugün büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetin temel ilkeleriyle ilgili bir tartışma yaşamaktayız. Bu tartışmayı başlatanlar ülkemizin dününü, bu gününü ve yarını düşünmek zorundalar. O nedenle ne gibi zorluklar ve olumsuzluklarla karşı karşıya kalınabileceğini düşünmek ve bilmek zorundalar. Çünkü: Bunu anlayabilmek için, yapılan işin ve düşüncenin temel kavramlarına bakılması gerekmektedir. Aksi halde izahı ve yorumlaması sıkıntı yaratabilir. Atatürkçülüğü inkâr ederek, “ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”  denilmesinde demokrasi yoktur. Nedenine gelince Egemenlik Allah’a mahsustur diyerek, yakınmaları maksatlıdır. Bu düşüncenin temelinde yatan öngörü, kendi düşüncelerine uygun düşen bir anayasayı oluşturmaktır. İkincisi de, hazırlamış oldukları anayasanın içine koymuş oldukları başkanlık sistemidir. Ne var ki başkanlık sistemiyle ilgili ne düşündüklerini gerçek anlamış değiliz. Bu düşünceleri savundukları halde, anlatabilmiş de değiller.  İleriki yıllarda Türk toplumunun birlik ve beraberliğine ne denli zarar verebileceklerini de bilmiyorlar. Kaldı ki hâkim kadrolar kendi siyasi güçlerini kullanarak, cumhuriyetin kazanımlarını yok sayarak, rejimi kendi düşüncelerine göre değiştirmek istemekteler. Bu tür bir davranışlarda bulunmak, milli bütünlüğümüze ve varlığımıza zarar vermiş olur. Bu gibi düşünce sahibi olan kişilerin, bir takım çıkar emelli kesimlerin isteği ve arzusu doğrultusunda davranmaları, kendileriyle birlikte, birçok alan ve haklara zararlar vermekten başka bir işe yaramaz Bizler hangi makam ve mevkide olursak olalım, önceliğimiz, ülkemizin genel menfaatini düşünmek olmalıdır. Bu gibi sorumluluk altında olanlar, çok dikkatli olmalılar.

Kendi düşüncelerini bulundukları mevkiin dokunulmazlığı gücüne dayandırmamalıdırlar.
 

Şimdi, birisi kendine göre bir yorum yapıyor ve de diyor ki: Kemalizm, Türkiye gerçeği ile örtüşmüyor.

Nedenmiş o?

Düne kadar ağzını açıp bilim üretmeyen, şimdi siyası dokunulmazlığın içine girince, dili açılıyor. Kaldı ki görüş ve yorumlar yaparak ön plana çıkıyor. Diyelim ki söylediği sözler doğrultusunda, anayasa değişikliği parmak sayısıyla meclisten geçti. Sayın Cumhurbaşkanımızda referanduma sundu ve ya sunmadı. Sonuçta anayasa değişti ve başkanlık sistemi geldi ve bu durum halkımız tarafından kabul gördü.

O zaman bu düşünceyi tartışmaya açanlara sormak gerekir:  Atatürk’ün laik ve demokratik devrimlerinden ne gibi zararlar gördünüz ki, bu sistemi değiştirmeye kalkıyorsunuz?

Bir şey söylemem gerekirse, gün gelir ki bu vebalın altından kalkamazsınız.


Bu ön görüleri hesaba katmadan, ulu orta konuşmak bir unvan sahibine yakışmamaktadır. Bunu bilmek gerekir ki, bu ülkenin unvansız kahramanları, tarihin gerçeğinde, bu vatanın bağrında kefensiz yatanlardır.
 

Bir hususu daha aklımızdan çıkarmamalıyız. Ogünlerin şart ve koşullarında, milli mücadelenin bedelleri ağır bir biçimde ödenmiştir. Ulusal kimliğimiz ve bağımsızlığımız bunların sayesinde kazanılmıştır. Bu gerçekleri düşünürken, ülkemizin tarihi geçmişini de bilmek zorundayız. Bu bilgilenme bütün yurttaşlarımız için, hayati önem taşımaktadır.


Saygılarımla

Mürsel ADIGÜZEL 

Eğitimci Yazar ve Şair

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.