Emine’nin Kedileri
Sevgili okurlarım, bugüne kadar sizlere sunmuş olduğum yazılarımın öngörüsünde, adam ve kadın olmanın temel işlevini ve önemini yazarak anlatmaya çalışmıştım. Bugünkü anlatımım diğer anlatımlarımdan çok farklı bir anlatım olacaktır. Çünkü bu anlatımımın çok önemli bir kahramanı vardır. O kahraman, Emine ve onun kedileridir.
Bir yıldır Ümraniye Tantavi parkında sabah sporu yapmaktaydım. Bu çalışmalarımda birçok değerli kişilerle tanıştım. Zaman zaman yürüyüşüm esnasında arkadaş olduğum kişilerle çeşitli fikirleri bile tartışır oldum.
Bu tartışmaları yürürken yapmak, bana daha büyük keyif veriyordu. O nedenle her gün aralıksız yürüyüşümü ihmal etmeden Tantavi parkına gidiyor ve yürüyüşümü yapıyordum.
Bir gün Tanatavi parkında yapmış olduğum yürüyüşümde, bir anne kızla karşılaştım. Birde ne göreyim, bu anne kızın arkasından en az on kadar kedi yürüyor. Kedilerin kolini şeklinde anne kız arkasında yürümesi, bana ilginç gelse de, geçmişte beslediğim köpeğim Gümüş’ü hatırlattı. Aklıma gelen Gümüş olunca, ister istemez anne ve kızına bir soru sormak durumunda kaldım. Haddime düşmez ama, sizin peşinizden bu kedilerin koşmasının nedenini söyler misiniz? Dedim.
Anne kız bir an duraksayarak yüzüme baktılar. Sana ne der gibi yolarına devam edip giderken, ben çok utanmıştım. Arkalarından kendimi toparlayıp ya kusura bakmayın, her insan hayvanları sevmeği bilmez. Bu hayvanlar kedi, köpek at veya başka bir canlı yaratık olsa bile, dedim.
Ana kız arkalarından seslenişim gereği durdu. Geriye dönüp peki o zaman tanışalım dediler. Benim konuşmama fırsat vermeden, annesi ben emekli öğretmenim, dedi. Emekli oldum ama yine bir özel okulda görevime devam ediyorum. Kızım Emine, halkla ilişkiler mezunudur. Ailemizle birlikte yaşıyor. Biz ailece başta kızım Emine olmak üzere bu kedileri besliyor ve bakıyoruz.
Anne kızın bu öz verileri ve samimi tavırları karşısında, bende kendimi kısaca tanıttıktan sonra, kendilerini tanıdığımdan mutlu olduğumu söyledim. Hayvan sevgisiyle ilgili olarak, bir zamanlar bir köpek yavrusu aldığımı ve eğitimi söyledim. Hâlâ o köpeğimin bendeki yaratıcılığını unutamadığımı anlattım. Düşünüyorum da, kim bilir sizin ailece ne denli unutulmaz öyküleriniz oluşmuştur, dedim.
Emine, çok doğru söylediniz. İnanın bu kadar kedi bizim sanki doğurduğumuzdur. Her gün elimden geldiğince yemlerim. Hele bir öğün vakit geçsin, gözlerinden çıkan ışığı fark edersin. Umarım, toplumumuz evcil hayvanlar konusunda duyarlı olmuş olurlar.
Emine’nin bu anlatımı beni içtenlikle duygulandırdı. Bu duyguları içimde yaşarken, bir gün yolumun üstünde Emine ile karşılaştım. Emine yolunu bekleyen kedileri yemliyorken gülücükler sergiliyordu. Tabi benim geldiğimin farkında bile değildi.
Kendine iyi akşamlar dediğim anda, irkildi. İyi akşamlar abi deyince beni tanıdı.
Yaptığı işin önemini sordum?
Bana hayvan severlik ve bakım konularında dert yandı. İnsanlar duyarsız ve hayvanlara karşı ilgi ve bakım söz konusu olunca, dip köşe kaçıyorlar, dedi.
Emine’nin söylediklerine ilave edeceğim fazlaca bir söz olmadığını bildiğimden, kendisine iyi geceler deyip, yanından ayrıldım.
Düşünüyorum da, Emine evlenip uzaklara gittiğinde, Tantavi kedilerinin hali ne olacak.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair