G e y i k (!)
Bugün cumartesi.. Yani genellikle pazara eklenen bir tatil günü! Peki tatil günü bir yazar, ne yazar? Mizah tabii… Güldürücü, düşündürücü, komik şeyler filan… Gelin biz de öyle yapalım. Ve konuya ilişkin ilk tatil yazımızı da “geyik yapmaya” ayıralım!
Peki geyik nasıl yapılır? Kolay... Bir dişi geyik ile, erkek geyik çiftleşir ve yeni bir geyik getirirler dünyaya.. Öyle mi?
Öyle de, bizim geyiğimiz böyle değil!
Peki ne?
Özellikle gençlerin bir araya geldiklerinde, lokalize olarak birbirlerine gülmeceli laf soktukları biraz argo, biraz mizah yada gündelik trajik olayları yansıtan düşüncelerin atıldığı bir pota aynen! İşte geyik dedikleri bu… Tam olarak ise “geyik muhabbeti” adı veriliyor. Daha Türkçesi de, saçma sapan ve gevezelik düzeyinde söyleşme ya da uzun uzadıya ipe-sapa gelmez konuşmalar…
Zaten ülkemizde son yıllarda olan biten de bu: Ne yana baksan geyik muhabbeti almış yürümüş! Siyasetten eğitime, sağlıktan sosyal yaşama uzanmış da uzanmış!
Gelin bu geyik muhabbetini, bugün önce sosyal medyadan aktaralım size… Yani basılı medyadan, Twitter, Youtube, Facebook’a kadar geniş alanda bakın neler yazılıp söyleniyor:
Bitkisel hayata girdim, maksat yeşillik olsun!
Kız o kadar kekeme bir kızdı ki, ”Ben sizin bildiğiz kızlardan değilim “diyene kadar bildiğimiz kızlardan olurdu…
Zamanı gelmiş bir hatadan daha kaçınılmaz ne olabilir ?
Ne yaparsan yap, yapmadığın şeyler yaptıklarından daha önemlidir.
Hayat yalnız geriye doğru anlaşılabilir ve yalnızca ileriye doğru yaşanabilir.
Eğer bir sayfada iki yazı varsa, alttakini oku!
Hayatta en büyük talihsizlik, bir şeyin iki kere acemisi olmaktır.
Kendini mutlu hissediyorsan, bir yerde yine bir salaklık yaptın ve farkında değilsin demektir.
Kendini mutlu hissediyorsan, merak etme birazdan geçer!
Senin zayıflaman için daha 40 fırın ekmek yemen lazım!
Kafanı çevirip durma, aklından geçenleri okuyamıyorum.
Jogging yap yani rahat koş, sağlıklı öl !..
İnsan öldüğü zaman değil, unutulduğu zaman ölür.
Adamın biri ata binmeye bayılıyormuş. Binmiş, at bayılmış!
Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısındır.
Dikkatli sür, insanın yedek parçası yoktur!
Silahlar insanları öldürmezler, sadece öldürmeyi kolaylaştırırlar.
Ne kadar dönersen dön, kıçın arkanda kalır.
Bu dünyada iki kör tanıdım. Biri senden başka hiç kimseyi görmeyen ben, diğeri beni hiç görmeyen sen!
Bunca içine ettiğimiz dünyanın niçin bir sifonu yok ?
Azrail’i dişi göndersinler ölümle bile sevişirim!
Kardan adam olur senden adam olmaz!
İşte böyle, bu minval üzerine gidiyor geyikler…
Peki bizim başımız kel mi? Hazırladığım “Kıyak Laflar” adlı henüz basım aşamasına varmamış olan kitabımdan da tamamen bana ait olan şu geyikleri aktaralım bu haftalık:
Yüreği derya olan kadınlar vardır ve derin mi derindirler de... Ancak ne hikmettir bilinmez, onlar hep yüzme bilmeyen erkeklere rastlarlar.
İncinmek ne kadar zordur bilir misiniz? Hele ki bu çok sevdiğiniz, yere-göğe koyamadığınız ve onsuz olamadığınız biri tarafından yapılmış ise! .. İşte zulüm de böyle bir şey, kahır da…
Nasibinizin ayağınıza gelmesini beklemeyin! Siz de bütün imkanlarınızla ona doğru yürümeye çabalayın. Çünkü her yeni bilgi, yalnızca liyakat sahiplerine haktır!
Sabahla birlikte başlayan sensin gün yerine… Güneş sensin, doğa sen … Bu gökyüzü, bu evren sensin baştanbaşa… Havada bulutsun, ağaçta yaprak ve gönlümde tomurcuklanmış gülsün açtı, açacak!... Ve seviyorum seni yar, elbet seni yaratan kadar!
Nihayet nasıl bu kadar güzel olduğunu çözdüm: Çünkü Sen Tanrı’nın son eserisin!...
Ve Tanrı dedi ki: “Ancak bizden uzak olanların çevresi kalabalık olur!”
Ağzı da yoktur dili de ağaçların… Ama gözyaşları vardır ki, onları yalnızca insan olanlar görür!
Ayrılıklar da kutlanır yıldan yıla, ama yalnızca rakı masasında… Gözyaşları ve hasret ise mezedir elbet!
Aşkın terazisi yoktur!... Çok seversin kabahat olur, sevmezsin yine kabahat... Her gün ararsın suç olur, aramazsın yine suç! Ömrünce fedakarlık edersin "Ne yaptın ki" der, bir şey yapmazsın "yapmadın" diye şikayet eder. Yani seversin öldürürler, sevmesen ölüsün!.. Yani bu aşk denilen belanın ortası yoktur! Cehalet ne güzel, ne derdin olur ne tasan; bence sevdalanmaktan kaçmalı insan!
Bütün gözyaşları biter bir gün… Hasretler biter ve gidenler döner belki! Ama ayrılıklar hep kalleş olarak kalacak yüreğimde…
Dönmen gerekmiyor, ayak seslerin gelsin yeter!
Gün gelir, bütün acılarınız bitebilir… Fakat bu, acılarınızın yok olması değil, yüreğinizin nasır tutmasındandır!
Bırak yüreğim kanarsa kanasın… Bütün dünya bir yana, sen bir yanasın!...
Herkesin gitmek istediği cennet, sen yoksan cehennemdir!.