Güney Bölgesi Barut Fıçısı
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Olmuyor da zaten…
Ve olmaması için de elinden geleni ardına koymuyor bizleri yönetenler. Kendi kendilerine karar veriyorlar, bazı çapulcu terör örgütleriyle ittifak kuruyorlar.
Bir yandan “Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız” derken, öte yandan tam tersi uygulamalara giriyorlar. Örneğin ÖSO denilen Esad rejimi karşıtı uyuşturucu müptelası şeriatçı çapulcularla ittifak yapıyorlar.
Asıl hedefte kim var? PYD var, YPG var, PKK var… Zaten aslında bunların hepsinin amacı aynı. O amaç da şu: Bir kürt devleti oluşturmak! Daha da ötesi BOP denilen büyük proje sonucunda kurmayı planladıkları Büyük İsrail Devleti’nin önünü açmak!
Hedefe koyduğumuz terör örgütlerinin ağa babaları ise malum: ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa…
Diğer yandan ABD ile sözde stratejik müttefikiz öyle mi?
Allah aşkına biri söylesin, bu nasıl müttefiklik, bu nasıl bir ittifak? Ki, hem onlara yani terör örgütlerine silah, mühimmat verip arkasında duruyorlar ve hem de bizimle dostluğu sürdürüyorlar!
Kargalar bile güler buna…
Terör örgütlerine destek veren o kanlı örgütler şöyle ya da böyle yaşatıldıkça, Ortadoğudan ateş ve kan eksik olmayacaktır. Zaten güçlü emperyalist devletler o ateş ve kanın durmasından yana da değiller. Ki, hiçbir zaman da olmadılar!
Şimdi sizlere çok önemli bir tehlikeyi ve onun açıkça çalan çanlarını duyuracağım. Ki asla ihmale gelmez!
ABD, Türkiye içinde görevli bulunan vatandaşlarına bir son uyarıda daha bulundu. Bu uyarıya göre de en geç 23 Eylül gününe kadar Türkiye’yi terk etmeleri istendi.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Şu demek efendim… Bu tarihten sonra bölgede alevler yükselecek ve belki de göz gözü görmeyecektir.
Çünkü o kanlı örgütlerin sanım o ki tamamı elbirliği ederek, haklı da olsak izinsiz bölgeye giren kuvvetlerimize karşı bir taarruz başlatabilirler. Zaten arkalarındaki güç bunu el altından zorluyor da… Bunlar, gizli tutuluyor ve Türk halkına yansıtılmıyorsa da, o kadar aleni ki…
Öte yandan silah, para, tedavi gibi gereksinimlerini karşıladığımız İşid; çeşitli oyunlarla bize düşman edilmeye başlandı bile… Zaten olacağı da buydu ve bizim aklıevvel yöneticilerimiz bunu hiç göremediler. Ülke içindeki hücrelerinin ise başkaldırmaları an meselesidir.
Bu tehlikenin büyüklüğü bu kadar la kalmıyor. Çünkü İşid ile düşman olmamız sonrası sınır ötemizde PYD, YPG, PKK gibi ölümcül düşmanlarımızla birleşebilirler ve karşımızdaki güç baş edemeyeceğimiz kadar büyür. Ki, bu kanlı örgütler ile onları öne süren emperyalist devletler, buradaki ateş ve kanın çok daha büyümesi için çaba göstermekteler.
Ve anlaşılıyor ki, sıcak savaşın büyümesi o kadar uzak değildir. Yani çok muhtemel ki Ekim ayı ve sonrası Güney sınırlarımız bir yangın yerine dönebebilir. Ne zamana kadar mı?
Konuya Birleşmiş Milletlerde siyasi boyut kazandırılarak, Güney bölgemizden bir kısım toprak gaspedilip önce bir Kürt devleti, ardından da Büyük İsrail Devleti kurulunyaca kadar!
Ve biliyorum bu söylediklerim, yazımı okuyan iktidar temsilcilerinin (pek okumazlar ya) bir kulağından girip, diğerinden çıkacaktır. Yani maalesef işaret ettiğim tehlike onlar için önemsizdir. Çünkü bazılarımız hiçbir şekilde öğüt almaz ve önemine de aldırmaz.