Sevgili Müge Hanım! Allah Size sabırlar versin. İran’da Kaybolan yavrumuz için çırpınışınız, her şeyden önce bir anne olarak hissettiğiniz duygular, o anne için dilinizin ucuna geldiği halde söyleyemediğiniz sözcüklerin boğazınıza düğümlendiğini fark ettim. Eminim sizi ekran başında seyreden birçok anne bunu fark etmiştir. Amacım kimseyi eleştirmek ya da rencide etmek değil. Çünkü artık olan olmuş.
Iranda çocuğunu bırakan, ya da onun da ısrarla söylediği gibi bırakmak zorunda kaldığını ısrarla söyleyen sevgili anne. Artık ne ise gerçekleri söyle. İran’da sana imzalatılan kâğıtlar mı o çocuğumuzun Türkiye’ye gelmesine engel oluyor? Ya da sen o adamın elinden kurtulmak için mi çocuğunu gözden çıkardın? Sözlerin tepkilerin, kendini ifade ediş biçimin bende gerektiğinde hakkını savunabilecek bir karakterde olduğu izlenimini uyandırdı. Keşke o stüdyo’da insanların sana verdiği tepkiler karşısında kendini savunduğun gibi, İran’da da kendini ve çocuğunu savunsaydın.
Ölümlerden döndün. Bunun için ayrıca geçmiş olsun. Ama İran’da hastanede gördüğün tedaviden sonrası iyileştiğinde o stüdyoda eski kayınvalidene ve diğer insanlara verdiğin tepkinin yarısını oradaki kişilere verebilseydin belki hakkınıkoruyabilirve koparabilirdin. Ben ekran başından senin bir şeyler gizlediğini hissedebiliyorum. Müge hanımın ekibi ve orada bulunan değerli büyüklerimiz, bari onların emeklerini zayi etmemek için gerçekleri söyle, söyle de senin yaptığın yanlışın bedelini o küçük kız ödemek zorunda kalmasın. Söyle de rahat bir nefes alalım. Hatamı kabul ediyorum demekle iş bitse Türkçede keşke diye bir kelime olmazdı değil mi? Hadi Artık Gerçek Neyse Söyle!