Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok mu Derneği çalışanlarına yönelik yürütülen soruşturma sonucu 51'i tutuklu 57 sanık hakkında hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianamede, derneğin toplandığı bağışların FETÖ'ye nasıl aktarıldığı detaylı olarak anlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'ye müzahir olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılan Kimse Yok mu Derneği'ne yönelik FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, 51'i tutuklu 57 sanıkla ilgili yürütülen soruşturma tamamlandı.
İDDİANAME, İSTANBUL 25. AĞIR CEZA MAHKEMESİNCE KABUL EDİLDİ
Başsavcılıkça onaylanarak mahkemeye gönderilen iddianame, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.
Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar veren mahkeme, ilk duruşmanın 5 Eylül'de Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde yapılmasını kararlaştırdı.
Sanıkların "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçlarından hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, sanık Mahmut Esat Ertekin hakkında tüm suçlardan 22 yıldan 41 yıla kadar, sanıklar Ahmet Güneş ve Nuri Yılmaztürk hakkında "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak", "dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçlarından 20 yıldan 39'ar yıla kadar hapis cezası talep edildi.
SANIKLAR HAKKINDA HAPİS CEZASI İSTENDİ
İddianamede, 19 sanığın benzer suçlardan 9,5 yıldan 22'şer yıla kadar, diğer 35 sanığın ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede, derneğin faaliyetlerine ilişkin hazırlanan MASAK raporuna da yer verildi.
MASAK raporundaki tespitlere göre yapılan incelemede Kimse Yok mu Derneği'nin, 2011 ile 2013 yılları arasında bankacılık işlemleri kullanılmadan yurt dışına çıkartılmak için 9,5 milyon doları "iş avansı" adı altında çalışanı ve gönüllerine gönderdiğinin tespit edildiği ve bu paranın 33 kişi üzerinden 114 işlemde yapıldığı anlatıldı.
"MASAK" RAPORUNUN DETAYLARI ORTAYA ÇIKTI
Kayıt dışı olarak yurt dışına çıkarılan 9,5 milyon dolara ilişkin hazırlanan, derneğin hesaplarındaki tutarsızlık ve usulsüzlüklerle ilgili detaylara yer verilen MASAK raporunda, şunlar kaydedildi:
"Yurt dışındayken banka hesabına gönderilen ancak başkası tarafından çekilen 'Somali iş avansları', iade edilmiş olmasına rağmen Somali'de harcanmış gibi gösterildi. Somali iş avansları, henüz havale edilmeden, hesaptan nakit olarak çekilmeden veya fiilen yurt dışına çıkmadan Somali'de teslim edilmiş ve harcanmış gibi gösterildi. Banka hesabına havale edilen fakat tamamı nakit olarak çekilmeyen Somali iş avanslarının tamamı Somali'de harcanmış gibi gösterildi. Dernek personeli ve gönüllülere gönderildiği halde başkasına aktarılan Somali iş avanslarına ilişkin işlemlerin muhasebe hesaplarına yansıtılmadığı tespit edildi."
İddianamede, "Kimse Yok mu Derneği'nin tüzel kişiliği araç olarak kullanılarak yardım yapan kişilerin dini inanç ve duygularının istismar edilmesi suretiyle suçtan elde edilen gelirin aklanması ve bu yolla aklanan paranın da terör örgütünün finansı açısından kullandıkları değerlendirilmiştir." ifadesine yer verildi.
"BOŞ SENET İDDİASI"
İddianamede beyanlarına yer verilen bir gizli tanık, ByLock kullanıcısı olduğu belirlenen sanık Abdurrahman Avınç'ın kendisine zorla boş senet imzalatmaya çalıştığını ancak imzalamayı kabul etmediğini anlatarak, şunları dile getirdi:
"Manisa Kimse Yok mu Derneği'nin müdürü olan cemaatin içinden bir kişi olan Abdurrahman Avınç, 'Sen artık cemaatin içinde çalışacaksın, ne bilelim ileride bizim hakkımızda konuşmayacağını? Sen senedi ver, yönetim kurulu başkanımızın kasasında saklayalım.' dedi. Ancak ben buna rağmen boş senedi imzalamadım. Cemaatin muhasebecisi olan F.U. beni tanıdığı için referans olmuştur. Bu nedenle onun sözünü kıramadıkları için beni işe almak zorunda kaldılar. Ancak cemaate bağlı bu tür iş yerlerinde çalışan herkesin elinden bu tür boş senetler alındığı bana söylenmişti."
"BUGÜN BAŞLARIN ÖNE EĞİLECEĞİ GÜN DEĞİL"
Bazı sanıkların ByLock yazışmalarına da vurgu yapılan iddianamede, sanık Ahmet Güneş'in FETÖ'ye karşı 15 Temmuz'dan önce yapılan operasyonlar sırasında örgüt üyelerine, "Bugün başların yere eğileceği gün değil. Cephede olan gülmeli. Bizler fetih günü ağlayacağız, şu an ağlarsak takatten düşeriz. Buna hakkımız yok. Bugün başların yere eğileceği gün değil. Bir zamanlar ne kanal vardı ne mekan vardı ne de imkan vardı. Allah çok daha iyisini nasip edeceği için şimdi bunların kefaretini alıyor." şeklinde mesaj attığı belirtildi.
"ONLAR ŞEHİT OLMAMIŞ OLABİLİR, İNTİHAR ETMİŞLERDİR"
İddianamede sanık Fatih Tepe'nin 18 Mayıs 2017'de emniyette alınan ifadesinde, cezaevinde kaldığı sürede bazı sanıklarla Ersin Bölükbaş'ın da FETÖ'ye bağlı olduğunu söylediği belirtilerek, "15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan vatandaşlarımızla alakalı "onlar şehit olmamış olabilir, intihar etmişlerdir" şeklinde sözler söylediklerini, yurt dışına giden dernek yöneticilerin ise "hicrete gittiler" şeklinde konuşmalar yaptıklarını anlattığı kaydedildi.
ÖRGÜTÜN "EMNİYET İMAMI" İLE GÖRÜŞMÜŞ
Derneğin Halkla İlişkiler Görevlisi sanık Mustafa Çetin Mataracı'nın da örgütün "Emniyet İmamı" olan Osman Hilmi Özdil ile görüştüklerine dair HTS kaydının bulunduğu vurgulanan iddianamede, Mataracı'nın ifadesinde ByLock kullandığını ancak söz konusu programı "google"dan indirdiğini iddia ettiğine yer verildi.
Sanık Ozan Uçar'ın da Bylock yazışmasında, FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen için "Büyüğümüz" ifadesini kullandığı belirtildi.