Değerli arkadaşlarım,
Ülkemizin eğitim- öğretime en çok ihtiyaç duyduğu dönem olan, 17 Nisan 1940 tarihinde 3803 sayılı yasayla Köy Enstitülerinin açılması kabul edildi. Bu yasayla ilk önce İzmir-Kızılçullu, Eskişehir-Çifteler, Kastamonu-Gölköy, Kırklareli-Kepirtepe, Antalya Aksu, Isparta –Gönen, Kocaeli-Arifiye, Kayseri-Pazarören, Malatya-Akçadağ, Adana-Düziçi, Samsun-Akpınar, Trabzon-Beşikdüzü, Kars-Cilavuz, Balıkesir-Savaştepe, sonraları da Sivas -Pamukpınar, Ankara-Hasanoğlan, Konya-İvriz, Erzurum-Pulur, Diyarbakır-Dicle, Aydın-Ortaklar’ın açılmasıyla sayıları 20 ‘ye ulaştı. Köy Enstitüleri, öğretmen yetiştirmek, toplumu aydınlatmak ve ileri taşımak amacıyla kurulmuştu. Bu okulda okuyan öğrenciler kendi döner sermayelerini oluşturarak, bir yandan her turlu ustalık işlerinde çalışıyor, bir yandan da köylünün nasıl kalkındırılacağına dair eğitim alıyorlardı. Halk modeli kabul edilen bu eğitim tarzını o günün gerici baskıları ve emperyalistlerin kışkırtması sonucunda gözden düşürülmeye çalışıldı. Her türlü yalan ve iftiralarla, bu okullarda halk adamı değil, komünist yetiştirildiği yalanları yaygınlaştırıldı. Bu okullar benim gözbebeğimdir diyen Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü kandırılarak 1946 yılında müfredatları değiştirilip, pasif ize edildi. 1954 tarihinde ise temelli olarak kapatıldı. Bu okulların adı ilk öğretmen okulları olarak değiştirilmiş oldu. Ülkemizin en büyük kaybı, Köy Enstitülerinin kapanmasıyla olmuştur.
76. yılında bile bu etkileri günümüze kadar konuşulmaktadır. Köy Enstitüleri unutulmayacak. Çünkü o kuruluşun sağlamış olduğu çağdaşlık hareketleri bugüne kadar unutulmamıştır. Halkımıza özgün bir eğitim modeli olarak hayatımızda yer almıştı. Bugün geldiğimiz durma baktığımızda, eğitimin dinselleşme motifleriyle hayatımıza bir karabasan gibi çöktüğünü görmekteyiz. Hele hele karma eğitimin tartışma konusu yapıldığı bir dönemi yaşamaktayız.
Ülkemizin kalkınmasına ters bir model uygulandığı sürece, Köy Enstitülerini hatırlamak ve hatırlatmak bir görev olarak önümüzde duruyor.
Köy Enstitüleri'nin 76'ıncı yaşı kutlu olsun.
Eğer Köy Enstitülerinin kapanmamış olsaydı, ülkemiz hangi seviyelerde olurdu. Ben ön görüleri yazıyorum. Daha başka nasıl olabilirdi tezine siz karar verin.
KÖY ENSTİTÜLERİ OKULLARININ AÇILIŞININ 76. KURULUŞ GÜNÜNDEN GÜNÜMÜZE KADAR GEÇEN SÜREÇ İÇİNDE KAYIP ETTİKLERİMİZ.
1- Köyden kente göç olmazdı.
2- Yoksulluk, hırsızlık gasp olmazdı.
3- Okumayan çocuk kalmazdı.
4- Çorak toprak kalmazdı.
5- Dışarıdan sanayi ürünü almazdık.
6- Dışarıdan tarım ürünü almazdık.
7- Üretim yapmayan fabrikalar açmazdık.
8- Özelleştirme yapmazdık.
9- Terör illeti başımıza musallat olmazdı.
10- Töre cinayetleri olmazdı.
11- Paralı eğitim olmazdı.
12- Dershane sektörü kurulmazdı
13- 81 ilde öğretim üyesiz okulları ve araç gereçsiz üniversiteleri açmazdık.
14- Cinayetler olmazdı ve hapishaneler dolup taşmazdı.
15- Ülkemiz İMF ’nin oyuncağı olmaz ve gidip avuç açmazdık.
Umarım eğitim öğretimimiz yeni bir düzen içinde, yeniden bilimsel yapılanması sağlanır. Aksi halde geçmişi arar oluruz.
Saygılarımla,
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair