Merhaba,
Bugünden itibaren ben de bu köşede yazmaya başlıyorum. Önce kendimi, buradaki okuyucularıma tanıtmakla başlayayım. Ben, Ayşegül Çiçekoğlu. Evli ve bir kız annesiyim. Yıllarca bilişim sektöründe çeşitli kademelerde çalıştıktan sonra tutkumun peşine düştüm. Yıllarca ertelediğim ve hep bir bahane bulduğum ama aynı zamanda yapmak için bir kıvılcım beklediğim yazarlığa adım attım. Ve bu adım bana yazın dünyasını getirdi.
Şu anda yayınlanmış beş tane kitabım var ve yayınlanmayı bekleyen yirmiden fazla hikayem. Yıllar sonra hayatım tamamen başka hatta bambaşka bir yola kaydı. Yazmanın tutkum olduğunu biraz geç keşfetsem de kaybettiğim yılların acısını çıkarır gibiyim. Sürekli yazıyorum.
Hayatın içinden hikayeler kaleme alıyorum. Acıları, sevinçleri, mutlulukları ve yetersizlikleri olan kahramanlarım var. Yani içimizden insanlar.
Soru duyar gibiyim. Tutkumun nasıl ortaya çıktığı sorusunu. Beni bu konuda teşvik eden, bendeki yeteneği benden önce gören ve ilk tanıdığım gün nasıl sevdiysem hala o derece sevdiğim sevgili eşim sayesinde bu ortaya çıktı. Ona buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Ve evlenecek olan sevgili genç kızlarımıza ve kadınlarımıza diyorum ki: Asla kötü ile yetinmeyin. Kıymetinizi bilenleri, sizi her konuda destekleyen ve ufkunuzu açan, yeteneklerinize saygı duyan adamları hayatınıza katın.
Bundan sonra bu köşede hayatın içinden yazılarla sizlerle olacağım. Birlikte gülüp, birlikte ağlayacağımız, hüzünlenip mutlu olacağımız, değerlerimizi tekrar hatırlayacağımız en önemlisi okurken keyif alacağınız bir köşe olması için çalışacağım. Bu köşe sizlere açık olacak, istediğiniz her konuda bana yazabilirsiniz.
Hayatın içinde koşuştururken görmediğimiz, es geçtiğimiz ve üzerinde durmadığımız ne kadar çok şey olduğunu hiç düşündünüz mü?
Bugün bir değişiklik yapın ve tanımadığınız birinin hayatına dokunun. Her gün bindiğiniz dolmuşa bu sabah gülümseyerek “Günaydın!” diye binin. Uzun zamandır haber almadığınız bir dostunuzu arayın. Ona sadece "Seni çok özledim," demek için bile arayabilirsiniz. Artık özel günlerde bile kişiliksiz mesajlarla dostlarımızı arar olduk.
Ne kadar yazarsanız yazın karşınızdaki kişinin sesini duymak kadar mutlu olamazsınız. O sesin tınısında neler olduğunu üzüldüğünü, mutlu olduğunu, ağladığını, güldüğünü ancak duyarak anlayabilirsiniz.
Sevdiklerinizi neden sevdiğinizi tekrar düşünün. Her şey gelip geçer, hayat kendi yolunda akar gider. Yanınızda kalan tek şey sevgiyle hatırladığınız güzel anılardır. Dünyada kapladığınız boşluk sadece size özeldir. Bir başkası sizin yerinizi dolduramaz.
Hadi ertelemeyin! Bugün bir kişinin hayatına dokunun ve o mutluluğun nasıl bir şey olduğunu hatırlayın.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, hepiniz sevgiyle kalın.