Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Boğaziçi Mahallesi'ndeki balıkçılar, avlandıkları Mandalya Körfezi'nde gece saatlerinde ortaya çıkarak ağlara takılan savunmasız balıkları yiyen bir canlı türü nedeniyle maddi kayıp yaşıyor. Körfezde 25 yıldır avlanan balıkçılardan Zafer Kınış, güneş battıktan sonra ortaya çıkan türün, balıkçılar arasında "vampir pire" olarak adlandırıldığını söyledi.
"ARTIK BALIK TUTAMAZ HALE GELDİK"
Ağlara takılan balıkları ve diğer kabuklu deniz ürünlerini bu türün yediğini belirten Kınış, bu canlı türünün balıkların kulağından ve karnından girip 5-10 dakika içerisinde balığı yediğini ifade ederek "Vampir pireler nedeniyle artık ağlarla balık tutamaz hale geldik." dedi.
Kınış, suda çok hızlı hareket eden türün, ağlardaki deniz ürünlerine özellikle dolunayın olmadığı karanlık gecelerde daha yoğun zarar verdiğini aktardı.
Milas'a bağlı Boğaziçi Mahallesi'nde birçok kişinin geçimini balıkçılıktan sağladığını anlatan balıkçı Selçuk Yörük ise ağla avlanan balıkçılara ciddi maddi kayıplar yaşatan bu ilginç türün geleneksel balık avı rutinlerini de kökten değiştirdiğini ifade etti.
"ARTIK AĞLARI DENİZDEN 1-2 SAATTE ÇIKARIYORUZ"
Güneş batmadan ağları denize attıktan sonra zamanla yarışın başladığını dile getiren Yörük, şöyle konuştu:
"Denizde, büyük koloniler halinde çok hızlı hareket eden vampir pireler, karada da uzun süre yaşıyor. Teknenin üzerinde bir gün öncesinden kalmış olan bu canlılar, ertesi gün de yaşamaya devam ediyor. Vampir pireler bizim balıkçılık alışkanlıklarımızı da tamamen değiştirdi. Eskiden akşam güneş batmadan ağları atardık, balığın en çok ağa takıldığı zaman dilimi olan gece saatlerinde ağlar denizde kalırdı. Sabah güneş doğduktan sonra ağları kaldırırdık ama şimdi ağları denize bıraktıktan 1-2 saat sonra kaldırmaya başlıyoruz."
"BÖLGEDE AŞIRI ÇOĞALMA GÖSTERDİĞİ SÖYLENEBİLİR"
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Ateş ise Milas-Boğaziçi Mandalya Körfezinde balıkçılar tarafından "vampir pire" veya "bit" şeklinde adlandırılan canlının kabuklu bir tür olan "isopod" diye tanımlandığını söyledi. Bu türlerden bazılarının denizde, bazılarının da tatlı suda veya karada yaşayabildiklerini anlatan Ateş, türün omurgasız bir canlı olduğunu, vücudunun sert bir dış kabukla çevrili olduğunu ve 7 çift bacağa sahip olduğunu dile getirdi.
İsopodların bazılarının ölü veya çürüyen bitki ve hayvansal maddelerle beslenirken bazılarının da otçul ve etçil olarak beslendiğini anlatan Ateş, şöyle konuştu:
"Balık yetiştiriciliğinde ağız içinde yerleşen kanla beslenen parazitik isopod türleri olduğu görülmüştür. Sudaki türler çoğunlukla deniz tabanında yaşar ancak bazıları kısa süreli aktif yüzme hareketi gösterebilir. Karasal formlar sürünerek dolaşır ve serin, nemli yerlerde bulunur. Bazı türler kendilerini bir savunma mekanizması olarak vücudunu top şeklinde kıvırabilir ve mevcut nemi koruyabilir. Deniz ortamlarında 4 bin 500 civarı isopod türü olduğu bildirilmektedir. Mandalya Körfezi'nde görülen isopod türünün doğada mevcut bir tür olduğu ancak balık avcılığı yapılan bölgede aşırı çoğalma gösterdiği söylenebilir. Bu canlının aşırı çoğalmasının sebepleri konusunda geniş çaplı bir araştırma yapılması gerekmektedir."
Celal Ateş, bu canlıların uzun süredir Mandalya Körfezi'nde bulunduğunu, özellikle uzatma ağlarında yakalanan balıklarda görüldüğünü bildirdi.
UZMAN EKİP KONUYU ARAŞTIRIYOR
MSKÜ Su Ürünleri Fakültesinde uzman bir ekip tarafından konunun araştırıldığını vurgulayan Ateş, "Bölgede olta, trol veya gırgır avcılığı yolu ile yakalanan balıklarda bu isopod türüne rastlanmamaktadır. Uzatma ağlarında bu canlının görülmesi balığın ağda yakalanarak kaçamaması ile bağdaştırılabilir." diye konuştu.
Ateş, kafeslerde yapılan üretimde bu isopod türüne rastlanmadığına da işaret etti.
"İNSANLARA ZARARI YOK"
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise bu türün "vampir pire" olarak adlandırılmasının yanlış olduğunu söyledi. Bu türün Antalya bölgesinde "bit" olarak bilindiğini belirten Gökoğlu, "vampir pire" ifadesinin turizmle geçinen Akdeniz ve Ege'de olumsuzluğa ve yanlış anlaşılmaya yol açabileceğine dikkati çekti.
Bu türün kış aylarında görüldüğünü anlatan Gökoğlu, "Akdeniz bölgesinde yıllardır görülen bir durum. Balığın zayıf olan yani göz ve vücudundaki yaralardan giriyor. Bütün balıklara girebiliyorlar. Birkaç ay devam ettikten sonra yaza doğru yok olur bu türler. Bazen bir kısmı yenen balıkların içindedirler. Balığı çırptığınızda bir avuç kadar çıkar içinden. İnsanlara herhangi bir zararı yok. Ölmüş ve ağda uzun süre sabit bekleyen balıkları besin olarak tüketiyorlar." dedi.
Gökoğlu, bu dönemlerde balıkçıların ağlarını uzun süre denizde bekletmemeleri gerektiğini kaydetti.
Kaynak: AA