İkinci gününü geride bırakan Musul operasyonu ile ilgili kafalardaki karışıklık her geçen gün gittikçe artıyor. Musul’u kurtarma adı altında başlatılan ve 36 ülkenin 50’binden fazla güçle müdahil olduğu harekât sahadan çok masabaşında yürütülüyor gibi görünüyor. Zira Musul’da herkesin ayrı bir hesabı olduğu artık sır değil. Batının özgürlük-kurtarma vaadi ile yaptığı bütün operasyonlarda olduğu gibi Musul’da da süreç parçalanmaya doğru gidiyor. “Irak’a özgürlük” adı altında yapılan operasyon neticesinde Saddam idam edildi, Irak parçalandı. Libya’yı özgürleştirme operasyonu Kaddafi’nin sonu oldu, Libya şu anda paramparça... Aynı şekilde önceki gün başlatılan Musul’u DAEŞ’ten kurtarma operasyonu da Musul’u parçalama planının bir parçası gibi duruyor. Özellikle İran’dan gelen Şii teröristlerin Musul’a yönelik hamlesi bu tezi güçlendiriyor.
Operasyonun öncülüğünü her ne kadar yerel güçler yapıyor görünse de şimdilik sahadaki asıl oyuncu İran... Irak’ta ABD ile Suriye’de Rusya ile Sünni Müslümanlara karşı oyun kuran İran, bu süreçten emelleri doğrultusunda sonuç alabilmek için operasyona var gücüyle destek veriyor. Operasyon sonrası Musul’un özerk bölgelere ayrılması ihtimali kapalı kapılar ardında seslendiriliyor. Parçalara ayrılan Musul’da şimdiden Müslüman olmayan “Ninova Özerk Bölgesi”nin sınırları dahi belirlenmiş durumda...
PEŞMERGE ÇEKİLEBİLİR
Söylem ve eylemleriye intikam hırslarını açık eden Şiilerin Musul’da gerçekleştirmeye başladığı katliamlarda pay sahibi olmak istemeyen Kürtlerden oluşan Peşmerge güçlerinin bu operasyonda uzun süreli kalması mümkün görünmüyor. Türkiye’nin dengeleyici bir güç olarak Musul’a müdahil olmaması halinde, Barzani’nin “İçeride intikam duygusuyla hareket edilmesine müsade etmeyeceğiz” sözleri havada kalacak ve Peşmerge kesinlikle bölgeden bir süre sonra çekilme kararı alacak. Zira operesyona katılan Şii güçlerinin Irak bayrağı yerine kendi bayrakları ile katılmaları belirlenen bölge sınırlarını da aşarak bölgede eylem yaptığı Musul’dan yansıyan görüntüler arasında. Yerel kaynaklar ise ikinci gününü tamamlayan Musul operasyonunda içeride çok sayıda sivilin DAEŞ hedefleri bahane edilerek katledildiği bilgisini veriyor. Dünyaya Sünni olarak lanse edilen ancak Selefi zihni yapısı nedeniyle ençok zararı Sünnilere veren DAEŞ’in tamamı Sünni olan Halep’i yerle bir ettirmesi gibi, şimdi de Musul’a yönelmesi ve yine birilerine kapı aralaması son derece manidar... DAEŞ bahanesiyle Suriye ve Irak’ta operasyona katılan 36 ülke için Musul kilit bir öneme sahip. Çünkü Musul mezhep savaşının ana üssü durumunda. İran’ın Hindistan’dan Pakistan’a, Yemen’den Irak’a hatta Lübnan’a kadar bir çok ülkenin Şii savaşçıyı Suriye’de olduğu gibi Musul’a yönlendirdiği biliniyor. Geçmişte Moğol istilacılarının islam dünyasına verdiği zararın bir benzerini günümüzde sergileyen İran bu çabasıyla, bölgeyi İslam öncesi döneme taşımak isteyen Hıristiyan batının da emellerine hizmet ediyor. Bölgenin Müslümanlaşmasını bir türlü hazmedemeyen Batı, her fırsatta İslam dünyasıyla hesaplaşmanın derdinde... 637 yılından bu yana Müslümanların kontrolünde olan Musul’un yanıbaşındaki Ninova’nın ön plana çıkarılmasının temelinde de bu zihniyet yatıyor. Çünkü Ninova şimdi kısmen de olsa İslam öncesi dönemde Asuri, Keldani, Ezidi ve Mecusilerin yaşadığı medeniyet kurduğu topraklar olarak biliniyor. BM’nin DAEŞ’ten kurtulan 23 yaşındaki Ezidi Nadya Murad’ı “Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi” olarak seçmesi ve Ezidilerle ilgili dünya genelinde farkındalık oluşturma çabalarının bir parçası...
SADDAM’IN BAKİYESİ VAR
Musul’da söylenildiği gibi eğer 5 bin civarında bir DAEŞ’li varsa bunların sayıları birbuçuk milyonu bulan bir nüfusu kontrol etmesi imkansız görünüyor... Saddam devrildikten sonra yardımcısı olan El-Duri ve onun kurduğu Nakşibendi Ordusu, Baas mensubu üst düzey subaylar Musul’u kendilerin üs yapmışlardı. DAEŞ’in ismi bile ortada yokken Musul’a giremeyen Irak yönetimi buradaki yolu bile değiştirmiş, Musul’un civarında halkın geçmesine dahi müsade etmiyordu. Şimdi DAEŞ bahanesiyle geçmişte yarım kalan hesap burada kapatılmak isteniyor. Kaldıki şehri DAEŞ’in değil de eski Saddamcıların yönetttiği istihbarat raporlarında bile yer almıştı. Şiilerin bölgeye hırsla yönelmelerinin bir başka belki de en önemli sebebi de bu görünüyor. Bölgede elde petrol ve doğalgaz borusu döşemek için toprak arayanlar için Musul halkının hiçbir değeri yok. Aslında bütün mesele Musul’u kurtarmaktan ziyade Musul’u kimin nasıl idareceği noktasında düğümleniyor.
KİMİN NE ÇIKARI VAR?
Dünyanın gözünü çevirdiği Musul operasyonunda herkesin ayrı bir hesabı var. Musul’dakiler ne istiyor diye soran yok herkes kurtarma peşinde ama neyi? Strateji uzmanı Abdullah Çiftçi’ye göre, Almanlar; AB enerji güvenliği, ucuza enerji temini, İngilizleri saf dışı bırakma, olabilecek yeni mülteci akınlarına karşı yerinde müdahale etme...
İngilizler; uzun süredir el altında kontrol altında tuttuğu, hatta sınırlarını dahi çizdiği, Osmanlının elinden çekip aldığı bu toprakların mezhep savaşları ile yekpare kalmasını engellemek. Yine Osmanlıdan kopardığı topraklara yerleştirdiği İsraillilerin güvenliğini sağlamak, enerjiden pay kapma dahası bölgede siyasi etkinliğini sürdürme... Musul’u yönetecek olan kesimi kendi kontrolü altında tutma, AB enerji güvenliğinde söz sahipliği, Almanları mülteci akımları ile devre dışı bırakma...
İran; Türkiye’nin DAEŞ sonrası Musul hamlesi, İran’ı panikletti. İran’ın Irak-Suriye-Lübnan hattında düşündüğü “Şii Boru Hattı” tehlikede. Pers yayılmacılığı güzergahı ve Akdenize açılma hayali, Sünni demografik yapının değiştirilmesi...
Musul’un ABD içindeki dinci ideolojik gruplar için anlamı; Mezhep Savaşı, Pers/Arap savaşı fitili, İsrail’in güvenliği, İslam iç savaşı, Petrol/Doğalgaz güzergahı kontrolü, doların rezerv para olarak kalması için petrolün dolarla satılması..
Küresel güçler; Enerji koridoru güzergahı, İpekyolu, Perslerin kışkırtılması, Irak’ın parçalanması...
İsrail; Büyük İsrail Projesi, vadedilmiş topraklar, Parçalanmış İslam, Şii/Sünni Mezhep savaşı beklentisi...
S.Arabistan; İran’ı, Suriye sınırında durdurmak Şii boru hattını engellemek Selefi/Vahabi yayılmacılığını sürdürmek, söz sahipliği...
Türkiye; Tarihsel bağları nedeniyle kendini bölgedeki Sünni ve Türkmenlerin hamisi olarak görüyor. Bölgenin bir terör örgütünden kurtarılırken bir başka örgütün bölgeye girip demografik yapıyı değiştirmesini istemiyor. Dahası mezhep savaşı endişesi taşıyor.
ABD; Musul operasyonunda stratejik ve lojistik oyun kurucu. Bağdat ve IKBY ile yakın çalışıyor. 2003 yılından bu yana bölgede söz sahibi. Enerjiyi kontrolü altında tutma yönetemlire belirleme, bölgeye buradan kontrol etme çabası içinde...
Rusya; Irak hükümeti ile yakın teması var. Musul’daki demografik dengelerin önemine dikkat çekiyor. Rusya hem Bağdat hükümetine hem de Erbil’e silah yardımı yaptı. Savaş helikopterlerini Bağdat hükümetine gönderdi. Bölgenin başka oyunculara açılmasını istemiyor. Halep’teki operasyonları durdurdu. Musul’da koalisyonu zorda bırakacak girişimlerde bulunabilir.
Fransa; ABD ile enerji anlaşmaları var. DAEŞ’in Paris saldırılarını gerekçe göstererek bölgede. Yeni pazardan hisse alma peşinde...
Kürtler; Güvenli bölge oluşturma, Kürt nüfusun rahata ermesi, İran’ın hakimiyetine son verme enerji güzergahı.
Musul’un Musullular için önemi ise: Aile, huzur kısacası hayat....