N’oldu bize?...
Nasıl bir yaşam dönemecindeyiz ki, giderek huzursuzluğumuz artıyor? Bu aykırılık tohumlarını kim serpti halkımızın üzerine?
Devletin halkına güveni yok, halkın da devlete…
Sabahlar hayırlı değil, yarınlar umutlu değil!
Bütün günler tasalı gelip geçiyor önümüzden… Acı acı üstüne, kahır üstüne kahır…
Bir başıbozukluk ki, toplumun yüreğinde dönüp duran bir değirmen taşı sanki! Ve zamanların içinde ömürleri öğütüyor yok yere!
Siyaset arapsaçı,
İş dünyasında çalım üstüne çalım,
Gönül serüvenleri harap,
Ağızlar suskun, bakışlar şaşkın
Ve kimin eli, kimin cebinde belli değil!
Bütün bunların elbet ki bir niyesi ya da nedeni vardır. Ki, ezoterik ve spiritüel yani yeni ruhçuluk öğretilerinde bu durum, “nedensellik” adı verilen bir temele bağlanmıştır. Şimdi kısaca bu nedenselliğin ne olduğunu biraz açalım:
İngilizce “causality” sözcüğünün dilimizdeki ifadesi olan nedensellik;, ”her şeyin bir nedeni vardır ve aynı koşullar altında aynı nedenler, aynı etkileri doğurur” biçiminde özetlenebilen ilkeyi işaret eder.
Nedensellik ilkesi, bir anlamda rastlantının ya da tesadüfün olmadığını da belirler aynı zamanda... Ezoterik öğretilere göre her şey, İlahi İrade Yasaları dahilinde işler ve neden-sonuç bağlantısı ile oluşur. Yani her sonucun bir nedeni, her nedenin de yeni oluşumlara dönüşüm şekli vardır. Bundan ötürü de başımıza gelen her şey, karşılaştığımız ya da şaşkınlığa uğradığımız bütün oluşumlar asla rastgele değildir.
İşte bu kuram, bütün evrende de böyledir ve var olan her şeyin diğer her şeyle mutlak bir ilişkisi ya da bağlantısı bulunmaktadır. Özetle söylersek, mukadderat (olacak olan) bu nedensellik bünyesi içinde hareket eder. Ki, her düşünce, her olay, her istek olumlu ya da olumsuz mutlaka bir sonuca ulaşır ve her biri de özel bir anlam taşır. Bu konuya ilişkin olarak ruhsal tebliğlerde şu bilgiler kayıtlıdır.
“Her tesir bir kod sistemidir. Yani bir tür alfabedir. Herhangi bir olay gözlemlendiği zaman, onun kimliğini ve size anlatmak istediğini kavrayabilmek için sanki onun harflerini bilip okumanız gerekir. Elinizde bir veya iki tür alfabe varsa, siz ancak o kadarcık olaylarla ilgi kurabilir, diğerleriyle yakınlık kuramazsınız. İşte insanlar; bazen bir, bazen yarım,
bazen da iki alfabeli olabiliyorlar. Bu nedenle her olay ya da her tezahür, herkesi yakından ilgilendirmez.
Ruhsal planlar sizlere yardımda bulunurken, bunu andırır tarzda çalışmaktadır. Yani size bir gözlük (vermeye) veya bir başka alfabeyi benimsetmeye, kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. İnsanın yapacağı en mükemmel iş, kişinin türlü alfabeye sahip olması, dolayısıyla her an tezahür eden gerçeklerin maddi görünümlerinden uyarılmış olarak, yalın amaçlarını görebilmesidir.”
Nedensellik kuramı hakkındaki görüş ve idrakimizi genişletmek için, yaşamın her dönemle ilgili olaylarını inceleyip aralarındaki irtibatı tespit etmek, onların gelecekteki sonuçlarını hesaplamak faydalı bir yöntemdir. İlahi İrade Yasaları’nın tezahürleri o kadar çeşitli ve grift kombenezonlar halindedirler ki, bunların içindeki nedensellik halkalarının birkaçından fazlasını çözme olasılığımız yoktur! Yani mukadderatın değil sınırlarını fark etmek, asıl anlamını bile tam olarak bilebilme konumundan bile hayli uzaktayız!
İçinde bulunduğumuz zaman dilimindeki olanların nedenselliğine gelince, başınızı kaldırıp yeryüzüne biraz yüksekten bakma beceriniz varsa, yakında olacakları ya da olması gerekenleri görmemeniz mümkün değildir! Ancak bu görüş işlemi, her bakana göre çok değişkenlik arz eder. Yani özetle biri yalnızca bakar, bir diğeri ise baktığını görür ya da anlamını fark eder! Bu ikisi tamtamına zıt iki işlevdir. Aradaki değişken değer, varlıkların arasındaki tekamül seviyesi, yani bilgi farkıdır.
İşte bu değerlendirmeler eşliğinde mevcut yaşamın içindeki çelişkilere baktığımızda görünenin şu olduğu artık saklanamaz konumdadır.
Dünya gezegeninde yaşam, karşı koyamayacağımız bir güç ya da kudret tarafından daraltılmaktadır. Bu daralmayı oluşturan temel neden ise çok hızla artmakta olan nüfus ve zamanın çok hızlı olarak akma döngüsüdür. Ve ikisi de başlı başına yaşamı daraltan faktörlerdir. Bunların yarattığı kısır döngü, geniş yığınlarca sıradanlık gibi görünse de, gerçekte öyle değildir. Ancak, yerimiz sınırlı olduğundan bu yazımda sizlere yalnızca nedenselliğin varlığını aktarabilmekteyim. Onu da özetleyerek elbet… İleri süreçlerde, bu nedenselliklerin yaratacağı muhtemel olacakları da aktarmaya gayret edeceğim. Şimdilik esenlikler dileğiyle…
NOT: 14-15 ve 21-22 Mayıs günleri 8. Kocaeli Fuarı
Bünyesindeki “Oneol Yayınevi”nde kitaplarımı imzalayacağım, tüm okurlarımı bekliyorum.