Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, ABD Büyükelçiliği’nin düzenlediği resepsiyona katıldı. Resepsiyonun ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Çelik, Fransa Büyükelçiliği resepsiyonunun iptaline ve Fransa’nın terör korkusu yaşamasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, "Bu konuda deneyimliyiz. Entegre bir durum var. Paris, Londra ne kadar güvenliyse Ankara’da o kadar güvenli. Terörün kendisine meşruiyet alanı yaratmasına dönük faaliyetleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Örneğin bugün Paris’te terör sebebiyle olağanüstü durum ortaya çıkıyor, jandarma, polis göreve çağırılıyor" ifadelerini kullandı.
“DAİŞ, PKK, PYD hepsi birdir”
Avrupa’da PKK-PYD sergisinin açıldığını kaydeden Çelik, "Avrupa terör meselesini sadece DAİŞ meselesi olarak anlamamalıdır. DAİŞ, PKK, PYD hepsi birdir. Geçmişte eski Afganistan’da terör örgütleri arasında çeşitli devletlerin ayrım yapmasını, bu ayrım çerçevesinde belli örgütleri tutup diğerleri mücadele etmesinin dünyayı ne büyük felaketi götürdüğünü gördük. Aynı mantık Suriye’de, Irak’ta sürdürülürse, eski Afganistan’dan yüz kat daha büyük tehlike gelir Suriye’ye yerleşir. Terörle fiziki olarak mücadele ediyoruz, fiziken kazanılması mümkün değil. Terörü ideolojik olarak yenmektir. Terörü ideolojik olarak yenmek içinde terörü meşrulaştırıcı, mazur gösterici faaliyete izin verilememesi lazım. Bir terörist ortay çıkıyor, geçmişte PKK saflarında yer almış, şimdi DAİŞ saflarında yer alıyor. DAİŞ ve PKK birbirlerinin yöntemlerini kullanıyor" şeklinde konuştu.
"Avrupa aşırı sağının kendini yükseltme faaliyetleri karşısında direnemeyecek" diyen Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şu ana kadar yerine getirmiş değil. Gönüllü yerleştirmenin hayata geçmesi gerektiğini, onun ötesinde bire bir anlaşmada daha da güçlenmesi gerektiğini, çeşitli ülkelere ayrılan kontenjanların o ülkelerin Suriyelilerin alınarak kontenjanlar çerçevesinde yerleştirilmesi gerektiğini söyledik. Ama bakıyorsunuz, Macaristan’da oraya 4 bin 500 kişinin yerleşmesi söz konusu diye referandum yapılıyor. Mülteci ve göç meselesinde Avrupa vizyonu ve temel insanlık değerlerine uygun bir tutum geliştiremezlerse, Avrupa aşırı sağının kendini yükseltme faaliyetleri karşısında direnemeyecek. Aşırı sağ faaliyetler ana akım siyasetleri yutacak. Bunun tipi örneğini İngiltere’de Brexit referandumunda gördük. Aşırı sağ siyasetleri idare etmeye çalıştı. Aşırı sağ siyasetleri ana akım siyasetleri yutarak, Cameron’ı koltuğundan etti. Şu ana kadar mükellefiyetlerini yerine getirmemişlerdir. Paketin yerine getirilmesi ve gönüllü yerleştirmenin sağlanması bu işi çözer. Aksi takdirde Avrupa’nın temel değerlerinin sarsıldığı bir tablodan sorumlu olurlar."