15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yaşanan eylemlere ilişkin açılan davada savcı, 31 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını; 35 sanığın ise 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsini istedi.
O GECE ÖZEL KUVVETLER'DE NELER YAŞANDI
Murat Çelik, Vatan gazetesindeki köşesinde o gece neler yaşandığını anbean anlatan bir yazı kaleme almıştı.
İşte okuyanların tüylerini diken diken eden o metin;
Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı eşi ile birlikte Gazi Orduevi'nde bir düğündeydi 15 Temmuz Cuma akşamı. Gelen telefonlardan, sıra dışı bir durum olduğunu fark eden Aksakallı bir yandan Gazi Orduevi'nden ayrılırken, diğer taraftan da kurmaylarını arayıp alarma geçiriyor. Orduevi'nin kapısına geldiklerinde, eşi dışarıda birini görüyor ve Aksakallı'ya dönüp o kişiyi gösteriyor.
Eşinin gösterdiği subay, Kurmay Albay Fatih Yarımbaş. Zekai Aksakallı, yanında bir tim ile birlikte Albay Yarımbaş'ı tam teçhizatlı ve silahlı şekilde görünce olağan üstü bir şeyler olduğuna kesin olarak kanaat getiriyor.
Çünkü Yarımbaş özel bir isim...
Fatih Yarımbaş, Özel Kuvvetler Komutanı (ÖKK) Zekai Aksakallı'nın karşı çıkmasına rağmen, geçen ay ÖKK Alay Komutanı olarak atanan iki isimden biri.
AKSAKALLI'YI ŞOFÖRÜNÜN MANEVRASI KURTARIYOR
Gazi Orduevi'nin kapısı bir anda karışıyor...
ÖK Komutanı Zekai Aksakallı ve eşi apar topar makam aracına binerken, Albay Yarımbaş ve emri altındaki tim mensupları otomobile saldırıyor. Askerlerden ikisi Aksakallı'nın bulunduğu taraftan araca tutunurken, biri açık olan sol arka kapıdan Bayan Aksakallı'yı kolundan yakalıyor. Komutanın eşi o anda kapıyı kapatıp kurtuluyor saldırgan askerden.
Çıkmasını engellemek için makam otomobilinin ön ve arkasına birer askeri araç park edilmiş...
Makam şoförü tek çare olarak ani bir hareketle geriye hareket ettiriyor otomobili. Arkadaki araç ile arada kalan boşlukta hızlı bir manevra yapabiliyor ve o ani hareketin etkisiyle otomobile tutunan iki asker savrulup düşüyor. Aksakallı ve beraberindekiler işte bu şekilde kurtulabiliyor o gece Gazi Orduevi'nin kapısındaki operasyon girişiminden.
YOLDAN GÖLBAŞI'NA "ÖLDÜR" EMRİ
ÖK Komutanı Aksakallı yolda, Silopi'deki Birinci Tugay Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi'nin Ankara'ya geldiği bilgisini alıyor. Bunun üzerineAnkara'da bulunan astlarını sırayla arıyor "Semih Terzi karargahı ele geçirmeye geliyor" deyip acil olarak karargaha gitmelerini istiyor.
Gölbaşı'ndaki ÖKK Karargahı'nda nöbetçi olan Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir'i de arayan Aksakallı, "Semih Terzi oraya geldiğinde onu öldür" emrini veriyor. Halisdemir'in yanıtı sadece iki kelimeden oluşuyor: "Emredersiniz komutanım!"
KARARGAH DARBECİLERİN KONTROLÜNDE
O an için Zekai Aksakallı'nın dahi tahmin edemediği nokta ise Gölbaşı'ndaki ÖKK Karargahı'nın, içerideki ve nizamiyedeki darbeci personel tarafından kontrol altında tutulduğu.
Hatta bölgede ÖKK'ya bağlı bir Süper Kobra helikopteri uçuyor ve karargaha ulaşmaya çalışanların yaklaşma istikametlerini ateş altına alıyor.
Karargahtaki darbeci kadro, Silopi'den Ankara Etimesgut'a uçakla, oradan da Gölbaşı'na helikopter ile intikal etmekte olan Semih Terzi'nin emirlerini uyguluyor ve onu bekliyor.
KAFASINA İKİ KURSUN
ÖK Komutanı Zekai Aksakallı'dan "Semih Terzi'yi öldür" emrini alan Astsubay Ömer Halisdemir önce makam katındaki bir odaya giriyor ve kapıyı içeriden kilitliyor.
Bir süre sonra koridora çıkan Halisdemir, kattaki bir askere doğru yaklaşıyor ancak vazgeçip tekrar odaya giriyor. Birkaç dakika sonra odadan tekrar çıkan Ömer Halisdemir bahçeye iniyor ve bir ağacın arkasına gizlenip beklemeye başlıyor. O dakikalarda iki helikopter iniyor karargahın pistine. Sikorskylerden birinden Tuğgeneral Semih Terzi çıkıyor.
Önünde iki, her iki yanında birer subay ile karargah binasına doğru yürüyen Terzi'nin arkasında da bir ÖK timi var. 15 kişilik bu grup, arkasında gizlendiği ağacın hizasına geldiğinde Başçavuş Ömer Halisdemir bulunduğu yerden çıkıyor ve hiçbir şey söylemeden hızlıca Semih Terzi'ye doğru ilerliyor, darbeci generalin kafasına tabancasını dayayıp iki el ateş ediyor.
Terzi yere yığılıyor…
Aldığı emri bu şekilde, sadece birkaç saniye içinde ve tek bir kelime etmeden uygulayan Halisdemir, darbeci gruptaki bir binbaşının otomatik tüfekle taraması sonucu olay yerinde şehit düşüyor.
Kahraman astsubayı şehit eden o darbeci binbaşı, yanındakilerden birkaçı ile birlikte Semih Terzi'yi alıp hızlıca pistteki helikopterlerden biri ile GATA Hastanesi'ne götürüyor ama Terzi Halisdemir'in kurşunlarıyla ölüyor... Ve bu olay sadece o gece Özel Kuvvetler'deki durumun değil 15 Temmuz darbe girişiminin de seyrini değiştiriyor.
DURUMU ÖĞRENEN SİLOPİ TİMİ TERSE DÖNÜYOR
İçeride bunlar yaşanırken, karargaha yaklaşmaya çalışan ÖKK personelinin üzerine hem nizamiyeden hem de havadaki taarruz helikopterinden sürekli ateş açılıyor.
Yani o güne kadar kader birliği etmiş subay ve astsubaylar, silah arkadaşlarına, birbirlerine ateş ediyor. Hatta darbecilerden biri, en yakın arkadaşlarından birini şehit ediyor. Saatler süren çatışmanın sonunda nizamiyedekileri etkisiz hale getirmeyi başaran kahraman bordo bereliler, bahçeye girdiklerinde bu defa Tuğgeneral Terzi'nin Silopi'den getirdiği tim ile karşı karşıya geliyor.
Alay komutanlarından biri,birbirlerine otomatik tüfeklerini doğrultmuş iki grubun arasına giriyor. Silahını yere atıp darbecilere durumu anlatıyor. Gerçeği bu şekilde öğrenen Silopi timi de ikna oluyor ve arkadaşlarıyla aynı safta yer alıyor. Birleşen iki grup, karargah binasını kontrol altında tutan az sayıdaki personelle, bu defa beraberce çatışıyor. Bir süre sonra da karargahın kontrolünü ele geçirmeyi başarıyorlar.