Sevgi Ve Aşka Evrensel Haykırış
Bugün Pazar… Artık yeri geldi ve sizlere yaratılmış bütün canların kalp atışlarındaki kutsal gizemlerin ardıllarını anlatacağım. Çünkü sevgi ve aşk, özünde kilit ile anahtar gibidir. Ve biri olmayınca diğerinin olmasına olanak yoktur. Ki, anahtarı olmayan kilit yapılmamıştır da!... İşte Yaradan da ikisini birleştirmiş ve aşkı kilit halinde özenlice var kılarken, anahtarını da o muhteşem sevgisiyle tamamlamıştır.
Ve bu güzel tatil gününde, eğer içinizde bu ikisinden de kıvılcımlar varsa; gelin o evrensel iç çekişleri gönlümüzce doya doya birlikte haykıralım:
Ey aşk!..
Ey ilk nurla birlikte yaratılmış sevgi!
Ey sırların sırrı güzellik!.. Anladık ki, her şey sensin!
Göklerden şavkıyan ışık, gönüllerde tutuşan ateş, yeşile bürünen toprak, yağan yağmur, esen yel, akan su...
Açan çiçekler sensin, patlayan tomurcuklar sen...
Uçan kuş, kanat çırpan kelebek, dallardaki sürgün, ağaçlardaki meyve, yüzlerdeki tebessüm, duyumsanan cazibe;
hep senden gelir ve yeniden sana döner.
Senin hikayendir sahillerdeki beyaz köpüklü dalgalar,
parıldayan kum taneleri, ulu dağlar ve kozmostan akıp,
göğsümüze sığmayan heyecanlar...
Evet sen bütün bunların tümüsün
ve Tanrı’nın o ölümsüz, o İlahi gücüsün!
Bir bilmece ve çözümü zor manasın; iğne deliğinden geçebilir,
fakat evrenlere sığmazsın!
Ve zamanların içinde akıp gidersin sessiz,
bir dünya yaratırsın bilinenlerden eşsiz!
Belki milyarlarca yıl sonra bilebildik seni...
Ve sevgiye eş edip, koyduk Tanrı yerine...
Sana erdikten sonra, artık dünyanın varlığı gözümüzde değil!
Şimdi biliyoruz ki, bütün olan bitenler yalnız senin içindi...
Seni bilmek, sana varmak, senle olmak içindi
bunca hayat, bunca çile, bunca yol...
Onca engellerden, ateş çemberlerinden
ve sayısı bellisiz cehennemlerden aşarken;
sabırlara sabır, acılara acı kattık!
Ve şerbet edip, bal eyledik kahrımızı...
Hasret ve ayrılıklar için dökerken gözyaşımızı;
el bebek, gül bebek içimizde büyüttük seni!
Tekamül deneylerindeki halka halka anların
ve ezel-ebed boyutundaki bütün zamanların
son erişimi, son doruğusun.
Ve inanmaktan bilmeye,
söylenceden görmeye kadar nice serüvenlerin ilk nuru,
parlayan aydınlığısın!
Artık yalnızca sendeki yüksek vibrasyonları yaşıyoruz
ve vecd ile vuslatında kaybolmak istiyoruz.
Ey aşk!
Ey büyük bilinmezlik!
Ey tükemsiz heyecan, ölümleri dahi haz eyleyen mutluluk!...
Herkes seni gökte arar, yerde ister.
“Sevgi” yolundur senin, “gönül” yurdundur senin!
Varoluşta hiçbir haz olmazdı olmasaydın,
yaşam-ölüm döngüsünde tad olmazdı doğmasaydın...
Bilmiyoruz, dünyada olmak neye yarardı;
gönüller sen olmasan başka neyi arardı?
Ki varoluş süresince sana varmak için azap, ıstırap çoktur,
fakat yine de tüm evrende
senden başka sığınacak yer yoktur!
(“Sevginin Askerleri” adlı kitabımdan/ Y.Y.)
NOT: 01 ila 05 Haziran tarihleri arasında Haydarpaşa Garı'nda
açılacak olan 8. Kadıköy Kitap Günleri kapsamındaki Kırıntı Yayıncılık Standında
kitaplarımı imzalayacağım. Tüm dost okurlarımı bekliyorum.