Dün haberleri izlediğimde yine dehşete kapıldım. Yine yüreğim acıdı ve 22 yaşında bir kız annesi olarak ekrana bakarak ağladım. 11 yaşındayken kendi kızımı düşündüm. O yaşta yaptıkları gözümün önüne geldi. 11 yaşındayken benim kızım oyuncakları ile oynuyordu. Okulda yakan top, sokakta saklambaç oynuyordu. 11 yaşında çocukluğunu yaşıyordu.
Oysa karın ağrısı ile gittiği hastanede hamile olduğu anlaşılıp bir de doğum yapan kızda 11 yaşındaydı. Daha çocuktu.
Çocuk…
Kendi çocukken bir bebeği oldu. Yaşıtları oyuncak bebeklerle oynarken o gerçek bir bebeğe sahip oldu.
Ben bu haberi izlerken insanlığımdan utandım.
Bunu bir çocuğa yapan o sapık hiç olmazsa bu sefer cezasını çeker. Hiç olmazsa o çocuğun çocukluğunu, hayallerini, geleceğini çalan ona bu travmayı yaşatan alçak bu sefer hak ettiğini bulur.
Duymadığımız bilmediğimiz daha neler var acaba. Gün yüzüne çıkmayan kapalı kapılar arkasında kalan.
Şimdi gözlerinizi kapayın ve bu kızın, kendi kızınız olduğunu düşünün. Doğduğunda, kucağınıza aldığınız o anı düşünün. İlk adımını ve ilk kelimesini düşünün. Ne kadar mutlu olduğunuzu ve nasıl gururlandığınızı düşünün.
Büyürken onun mutluluğunu nasıl paylaştığınızı düşünün. Hayallerini, geleceğini ve yarınlarını düşünün. Gerçekten sizin kızınız olduğunu düşünün. Tüm bunları kızınızın yaşamasını ister misiniz?
Öyleyse tepki gösterin! Başkalarının acılarına destek olun. “Benim kızım güvende,” diye düşünmeyin.
İnsan olmanın en büyük amacı; başkalarının acılarına ortak olmaktır. Tanımadığınız bir çocuğun başına gelebilecek her kötü şeyi, yüreğinizde kendi çocuğunuza yapılmış gibi sızı duymaktır.
Sessiz olma, ses ol!
Çocuklarımızın üzerinden o küçük beyinlerinizi, kirli ellerinizi ve sapıkça düşüncelerinizi çekin artık.
Çocuklarını koruyamayan milletler, bir gün yok olacaklardır.