Sevgili okurlarım, bu haber sitesinde yazmaya başladığım gün kendime bir yol haritası çizmiştim. O yolun adı da toplumsal eğitimdi. Otuz yıllık eğitimcilik, on beş yıllık yazarlık hayatımda birinci düşüncem her zaman olduğu gibi, bu sitede de toplumsal eğitimin önemini yazmak oldu.
Bir toplumun beceri yeteneğine sahibi olabilmesi için, çağdaş eğitim ölçüleri içinde eğitilmesine ve öğretilmesine bağlıdır.
Tabi ki toplum önderlerinin ayni ölçüler içinde yetiştirilmiş olmaları gerekmektedir. O zaman üretken ve mutlu bir toplumun oluşması gerçekleştirilmiş olur.
Eğer düşündüğüm bu ölçüler içinde yetiştirilmiş olmayan anne, baba ve sorumluluk sahibi kimselerin icra edecekleri eğitim- öğretim sonucunda ortaya geri kalmışlık ve yobazlık çıkar. İşte bu zaman bu duruma, “ Et kokarsa tuzlanır, tuz kokarsa her şey kokar.” denilir. Gözlemim sonucu içinde yaşadığımız toplumun durumu buna benzemektedir.
Bakın bir ülkenin kalkınmasında ve korunmasında önemli olan iki temel ölçüt mevcuttur. Birincisi gelişen dünya düzenine uyumlu olan Milli Eğitim. İkincisi de emperyalist saldırganlığa karşı ülkesini korumakla görevli olan Milli Savunmadır. Bu iki noktayı ele almışken, yeni göreve başlayan 56. Hükümetin içinde yer alan yeni Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’a çok iş düşmektedir.
Çünkü gelişen dünya düzeni içinde Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmış ve şimdi de Milli Eğitim Bakanı olarak çok önemli bir görevi üstlenmiştir. Beklentim o dur ki, yenidünya düzeni ölçeği içinde, eğitimi şahlandırmak olmalıdır.
Türk halkının bir ferdi olarak, düşüncem o dur ki, siyasi hırslarımızı bir kenara koyarak ülke menfaati düşünülerek, yenilikler yapılmalıdır. Sayın Bakandan beklentim bu yöndedir.
Düşünsenize, ülkemizi yöneten devlet adamlarının tamamının birlik ve beraberlik içinde şahsı çıkar ve menfaat gözetmeden ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için çalıştıklarını. İşte o zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücü karşısında hangi devlet durabilir.
Böyle bir gelişimin oluşması ve sağlanması, toplumu yönetenlerin sorumluluğu olduğu kadar, yönetilenlerinde sorumlulukları vardır.
Toplumu yöneten ve yöneltenleri tek bir düşüncede birleşmesi gerekmektedir. O da gelişen dünya düzeni içinde, ortak sorumluluk üstlenmeleri gerekir. Bu dönen genin bozulmadan devamı süreklilik arz ettiği sürece istenilen hedefe ulaşılmış olunur.
Devlette devamlılık ilkesi içinde, her devir teslim sonrasında görevi teslim alacak olanlar, milli menfaatlerin çizgisi dışına çıkamamalılar. Böyle ilkeli davranış içinde devam edildiği sürece, her koşul ve şartlarda kendimizden söz ettirmiş oluruz.
Bu düşüncem ışığında Sayın Milli Eğitim Bakanına çok iş düşmektedir. Çocuklarımız bu mantıkla yetiştirilmesi sağlanmalıdır. İnsanın adam olabilmesi ve ahlaki değerlerinin yüksek olması buna bağlıdır.
Böylece geri kalmışlığın temelinde var olan cehaletin yok olması ve ortadan kaldırılması sağlanmış olur.
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar Şair