Ukrayna'da, 2014'te yaşanan olaylar öncesi, ordu bünyesindeki özel kuvvetlerde keskin nişancı, eğitmen ve istihbarat birimi komutanı olarak görev yapan Sergey Sanovskiy, ordudan ayrılmasının ardından Maydan'daki protestolara katılmış. Bu olaylara katılmasına ilişkin olarak, 'bir nefes temiz hava almak' benzetmesini yapan Sanovskiy, "O dönem, ülkedeki durum gerçekten iyiye doğru değişebilecekmiş gibi geliyordu bize" ifadesini kullanıyor.
ÖLÜM TABURLARI OLUŞTURULUYOR
Ukrayna Güvenlik Servisi'ne (SBU) bağlı Karşı İstihbarat Başkanlığı, yasadışı faaliyetler yürüten özel birimler oluşturuyor. Bu birimlerin amacı, ülkedeki rejim karşıtlarını korkutup susturmak ve öldürmek. Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko, bu 'ölüm taburları'nın faaliyetlerinden haberdar. Azov Taburu'na bağlı eğitim kampının eski müdür yardımcısı olan askeri eğitmen Sergey Sanovskiy, söz konusu birimlerden birinin başına geçme teklifi almıştı. Ancak teklifi reddetmesinin ardından SBU tarafından kaçırılıp işkenceye uğradı ve kendini kurtarmak için ülkeden kaçmak zorunda kaldı.
FECİ ŞEKİLDE DÖVÜLMÜŞ
Kiev'deki çatışmalar sırasında Sergey, arkadaşıyla birlikte Berkut özel polis birimi görevlilerinden kaçmaya çalışan dokuz kişinin bir apartman girişinde saklanmasına yardım etti. Daha sonra bu kişileri güvenli bir yere ulaştırırken Berkut polislerine yakalanan Sanovskiy, onlar tarafından feci bir şekilde dövüldü: Çenesi ve neredeyse tüm dişleri kırıldı. İki gün baygın halde hastanede yatan Sanovskiy birkaç kez ameliyat geçirdi. O dönemde Ukrayna basınında kendisinden söz edilerek, hakkında 'sıradan bir Maydan kahramanı' gibi iddialı ifadeler kullanılıyordu.
NEO-NAZİ KAMPLARI
Hastaneden taburcu edildikten sonra Sanovskiy, temelini radikal milliyetçi ve neo-Nazilerin oluşturduğu Azov Taburu'nda görev yapmaya başladı. Sağ görüşte olmayan fakat önemli bir askeri deneyime sahip olan Sanovskiy, Azov'da önce istihbarat biriminin komutanlığını yaptı, sonra da taburun askeri eğitim kampı müdür yardımcılığı görevine getirildi.
"ÖZGÜN" İŞKENCE TEKNİKLERİ
Kiev'in 'terörle mücadele operasyonu' olarak isimlendirdiği operasyonlarda yer alan ve SBU'nun motorize tugaylarının birinde görev yapan bir subay, Kasım 2014'te Sanovskiy'i Andrey Lisogor ile tanıştırdı. Lisogor kendini, esir takasıyla ilgilenen 'Ofitserskiy Korpus' (Subay Kolu) isimli sivil toplum örgütünün başındaki kişi olan Vladimir Ruban'ın 'resmi olmayan yardımcısı ve güvenilir insanı' olarak tanıtmıştı. Sanovskiy'i Lisogor ile tanıştıran subay, Lisogor'un 'SBU yöneticilerinin himayesinde çalıştığını ve birçok sorunun çözümünü sağlayabilecek bir güce sahip olduğunu' anlattı. Lisogor aynı zamanda, 'terörle mücadele operasyonu'na katılanlar, ulusal muhafız güçleri, Silahlı Kuvvetler ve SBU görevlileri ile casusları için seminer ve eğitim kursları veriyor. Son derece 'özgün' olan bu kurslarda silah atışı ve bıçaklı dövüş tekniklerinin yanı sıra insanları bağlama, işkence yapma ve nefessiz bırakma yöntemleri konusunda eğitim veriliyor.
KARŞILIKLI AJAN SUÇLAMALARI
Lisogor'la buluşmalarından birinde, Sanovskiy, onun SBU Karşı İstihbarat Başkanı General Aleksey Petrov'un danışmanı olduğunu öğrendi. Bizzat Pyotr Poroşenko tarafından göreve getirilen Petrov, göz önünde olan biri değildi. Yüzü sadece bir kez televizyonda görülmüştü: Pryamov Kanal'da yayınlanan bir programda, 'bir Rus ajanın kimliğini açığa çıkardığını' anlatmıştı. Bu 'ajanın', Başbakan Vladimir Groysman'ın yardımcısı olan Stanislav Yejev olduğunu iddia etmişti. Donetsk Halk Cumhuriyeti Devlet Güvenlik Başkanlığı ise, Petrov'un, milis güçleri komutanları Arsen Pavlov (kod adı Motorola) ve Mihail Tolstıh'a (kod adı Kivi) yönelik suikastların talimatını veren kişi olduğunu söylüyor.
6-8 KİŞİLİK ÖZEL BİRİMLER
Lisogor Haziran 2017'de, Sanovskiy ile Kiev'deki bir kafede buluşup ona Petrov'un doğrudan talimatı üzerine 'başta mevcut gidişat ve izlenen siyasi rotaya karşı çıkan kişilerin yok edilmesi olmak üzere Ukrayna topraklarında aktif şekilde çeşitli eylemlerin düzenlenmesi için' yasa dışı bir örgüt ağının kurulduğunu söyledi. Sanovskiy, o görüşmede Lisogor'un kendisine söylediklerini şöyle anlatıyor: "Lisogor deneyimlerime değer verdiğini ve komutanlık yaptığım birimin görevleri yerine getirme yöntemlerini çok takdir ettiğini söyledi. Daha sonra da eskiden birlikte görev yaptığım insanlardan 6-8 kişilik özel birim oluşturmamı teklif etti''.
"İNTİHAR DEĞİL CİNAYETTİ"
Sanovskiy'e göre, Lisogor ayrıca, Ukrayna'da çok ses getiren ve ölümle sonuçlanan iki suikastın, kendisinin oluşturduğu gruplar tarafından düzenlendiğini ifade etti. Bu arada Haziran 2015'te evindeki İsveç duvarına kendini asarak intihar ettiği iddia edilen avukat ve Azov Taburu'nun fikir babalarından biri olan Yaroslav Babiç aslında öldürülmüş. Sanovskiy, 'Biri onu boğarken diğeri de Babiç direniş göstermesin diye cinsel organlarına vurmuş. Bu, çok yaygın olarak kullandıkları bir yöntem" dedi. Lisogor, bu 'operasyonun' eski Azov savaşçısı Horst kod adıyla bilinen Sergey Korovin ve Polubotok kod adlı başka Azov savaşçısı tarafından düzenlendiğini de söyledi. 'Operasyonun' nedeni ise, Babiç'in Grajdanskiy Korpus Başkanı ve eski Adalet Bakanı Roman Zvariç ile arasındaki anlaşmazlıktı.
"AMAÇ KORKUTMAK, GEREKİRSE ÖLDÜRMEKTİ"
Sanovskiy'e göre, politikacılar, gazeteciler, aktivistlere yönelik birçok saldırının arkasında bu gruplar var. Sanovskiy "Anladığım kadarıyla, bu grupların amacı sadece siyasi karşıtlarını değil, kararsız ve işbirliği teklifini geri çevirenleri de korkutmak, gerekirse öldürmekti" diyor. Lisogor, bütün bunları Sanovskiy'e anlatırken bu grupların faaliyetlerinin bizzat Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko tarafından onaylandığına ve Petrov'un SBU Başkanı'ndan değil doğrudan Poroşenko'dan talimat aldığına sürekli dikkat çekiyordu.
KAÇIŞIN BAŞLANGICI
Sanovskiy daha sonra başına gelenleri şu şekilde anlattı: "10 Haziran 2017'de üniformalı birtakım kişiler SBU diye bağırarak dairemin kapısını kırıp içeri girdiler. Yanlarında ne kimlikleri, ne de arama izni vardı. Onlara hiç direnmeme rağmen beni feci şekilde dövdüler. Biri resmen omurgam üzerinde zıplıyordu." Bütün bunlar yaşanırken Sergey'in hamile eşi Tatyana da evdeydi. Daha sonra Sergey, SBU Genel Müdürlüğü'ne getirildi ve Karşı İstihbarat Başkanlığı görevlileri tarafından sorguya çekildi. Sanovskiy, sorguyu şu sözlerle anlatmış: "Benden tuhaf itiraflarda bulunmamı istediler. Mesela iktidarı zorla ele geçirmeyi, devlet başkanı ve bakanları öldürmeyi planladığıma dair bir itiraf mektubu yazdırmaya çalıştılar. Tüm bunlar saçmalık! Ama bu saçmalıkları bana zorla kabul ettirip itiraf anını kameraya kaydettiler. En önemlisi de onlar için çalışmamı istediler."
ESKİ DOSTLAR DÜŞMAN OLDU
Sanovskiy'nin sorgusuna katılan görevliler arasında, Lisogor'un Sergey ile tanışmasını sağladığı Aleksandr Poklad da vardı. Sanovskiy'i başta nefessiz bırakarak işkenceler uygulayan kişi de buydu. Uğradığı işkenceleri anlatan Sanovskiy, şunları söyledi: "İnsan oksijensiz kalmaktan çok korkar. Bizimkiler de genellikle insanları nefessiz bırakma yöntemine başvururlar. Bu, etkili bir yöntemdir." Daha sonra Sanovskiy'nin başına hortumlu gaz maskesini takıp yüzüne biber gazını sıkmış, elektroşok cihazıyla işkence etmiş ve omurgasına vurmuşlardı. Nihayetinde de Sergey itiraf mektubunu imzalamaya razı olmuş ve on iki saat süren işkence ve dayağın ardından serbest bırakılmıştı. Eski SBU sözcüsü Stanislav Reçinskiy, Karşı İstihbarat Başkanlığı ve Poklad'ın karanlık sicilini doğrulayarak, "Başkanlık görevlileri, gerçek teröristleri yakalayacağına insanları koğuşlara atıp nefessiz bırakarak işkence uyguluyor. 'Boğduran' lakaplı Aleksandr Poklad, bu tür işkenceleriyle ünlü" ifadelerini kullandı.
İŞKENCELER İÇİN DARP RAPORU ALMIŞ
Ancak Sanovskiy'nin pes etmek gibi bir niyeti yoktu. Birkaç hastaneden darp raporu alıp Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu'na (UUYMB) kaçırılması ve uğradığı işkencelere ilişkin başvuruda bulundu. Büro'nun konuyla ilgili soruşturmayı başlatmayı reddetmesi üzerine Sanovskiy'in avukatı Sergey Titorenko mahkemeye başvurdu. Sonunda açılan dava dosyası UUYMB'dan askeri savcılığa intikal etti. Avukatı, mahkeme ile savcılık arasında koştururken Sanovskiy bir süreliğine ortadan kaybolmaya karar verdi. Telefon numarasını değiştirip bir süre Kiev'de başkaların dairelerinde saklandıktan sonra, önce Transdinyester'e, oradan da Moldova'ya gitti, birkaç ay sonra eşi de yanına geldi.
BULGARİSTAN MACERASINA GİRİŞ
Sanovskiy açıklamalarına şöyle devam etti: "Bir gün Poklad WhatsApp üzerinden beni aradı. Nerede olduğumu bildiğini ve kendisinin de şu an Kişinev'de bulunduğunu söyledi. Ayrıca benimle buluşmak istediğini söyleyip kendileri için çalışmam gerektiğini aksi halde 'sonumun çok kötü' olacağı yönünde tehditler savurdu. Galiba savcılık tarafından haklarında açılan dava onlar için büyük bir tehdit oluşturmaya başlamıştı ve davadan vazgeçmemi istiyorlardı. Ben görüşmeye razıymışım gibi davrandım ve ertesi gün saat 12:00'de buluşmak için anlaştık. Ben de ne olur ne olmaz diye düşünerek yaşadıklarımı kamera önünde anlattım ve sonra eşimle birlikle Bulgaristan'a gittim."
AVUKATININ TAVSİYESİNE UYMUŞ
Sanovskiy, Sofya'ya ulaşınca avukatı Titorenko'dan bir mesaj aldı. Avukat, Sanovskiy'nin 'bir an önce Asya ülkelerinden birine gidip uzaklaşması ve beklemesi gerektiğinin, bunun onun için en iyisi olacağını' yazmıştı. Sanovskiy, bu mesajdan sonra telefonlarına yanıt vermeyen avukatının korkmuş olabileceğini, kendi evi ve annesinin evinde de aramaların yapıldığını söyledi. Myanmar'a sığınmaya karar veren Sanovskiy elektronik vize aldı.
HAVAALANINDA DİPLOMATİK PAZARLIKLAR
Ancak Bulgaristan'dan ayrılması pek kolay olmadı. Havaalanında pasaport kontrolü sırasında Sanovskiy ve eşi polis tarafından göz altına alındı. Gerekçe olarak 'Interpol talimatı'nı gösteren polis, sorularının hiçbirine cevap vermeyince Sanosvkiy de, siyasi sığınma talebinde bulunacağını söyledi. Sanovskiy açıklamalarına "Görevli polis bunu duyunca adeta şaşkına döndü. Hemen pasaport kontrolünden geçmemize izin verdi, uçağa kadar eşlik ettiler. Bir skandalın patlak vermesini istemediler tabii. Büyük bir ithimalle SBU ile yapılan gayriresmi anlaşmaya uyarak beni göz altına almışlardı. Bir süre göz altında tuttuktan sonra bizimkilere teslim edeceklerdi beni. İnsanlar bazen Bulgaristan'dan Ukrayna'ya bagaj bölümlerinde getiriliyordu" sözleriyle devam etti.
BEKLEYİŞ SÜRÜYOR
Sanovskiy'nin Myanmar'dan avukatıyla iletişime geçme çabaları sonuçsuz kaldı. Uğradığı işkenceler sonucunda zarar gören omurgasından ameliyat oldu. Daha sonra Myanmar'a siyasi sığınma talebinde bulunmak istedi, ama BM Temsilciliği'nden Myanmar mevzuatının siyasi sığınma hakkı tanımadığını öğrendi. Şimdilerde polis koruması altındaki Sergey Sanovskiy ve eşi, İsveç'ten siyasi sığınma hakkı almak için gerekli işlemleri gerçekleştiriyor.
(Kaynak: Sputnik)