Algülüm Vergülüm İsyanı

Sevgili okurlarım, meydana gelen olaylar hakkında o anda bir yazı yazmamaya dair bekleyişim, özünde sizlere net bilgi vermek içindi.

Şimdi gördüğüm odur ki ülkemizde yıllara dayalı bir din cumhuriyeti kurmanın çalışması yapılmıştır. Bu çalışmaların yapılmasını bilen yönetim erki, nasıl olsa aynı paralel düşüncedeyiz diye önemsememişlerdir. Hatta ne istemişlerse vermişlerdir. Öncelikle bunların birlikteliği iktidar erkini paylaşmaktı. Bir müddet bu paylaşımı suya sabuna dokunmadan yürütmüş oldular. Ne zamanki güç dengeleri kurulmaya başladı, işte o zaman ben sen kavgasına tutuştular.

Asıl sorun devlet içinde varlığını sürdüren Fetoçular, duruma hâkim olduklarından yönetim erkine istediklerini kabul ettirmekteydiler. Buraya kadar sorunsuz birliktelikleri devam edip gitti.

Bir noktaya gelindi ki, işler güç kavgasına dönüştü. Bir kesim devleti tam arzu ettikleri gibi ele geçirip yönetmek isterken, diğer bir kesim kendi geleceklerinden endişe duyarak, birlikte hareket ettiği kemsi izlemeye başladı. Sonuç olarak da suçüstü yapma yolunu seçti. Netice itibariyle, bu izleme 17-25 Aralık operasyonuyla noktasını koymuş oldu. Artık saflar belirginleşmiş ve iki paralel yapının temeli çökmüştü. Bundan gerisi yeni bir yapılanma gerektiği şarttı. Her iki paralel gurup bu husussa dikkat ederek yollarını ayırmış oldular. Birinci esasta erkin başında olanlar bildikleri grup ve grup şirketlerini gel aşağı ederken, Türk Silahlı Kuvvetlerinde çöreklenmiş grupların üzerine gitmeye ve onları arındırmaya askeri şuranın yapılması zamanını kolladılar

Tabi ki bu kollama karşı taraf içinde geçerliydi. Sızan haberlerde, tavsiye edileceklerin adları açığa çıkmıştı. Bu durum karşısında genel hazırlıkların hızla yapılması sonucu artık baş kaldırışa hazır durumdaydılar. Bunların amacı İran varı bir Şeyhülislam Cumhuriyeti kurmak ve başına da Fetüllah denilen bir vaizi getirmekti.

Diğer grubun amacı da 2023 hedefinde, Osmanlı Devleti geneleninin hâkim olması gereken bir idari tarzda, Şeyhülislamın varlığında, yeni bir şeriat uygulamasını hayata geçirmekti. Bu ikili mücadele sonucu 15.07.2016 günü güç gösterisiyle hayata geçirildi. Ordu içinde varlığını kabullendirmiş çete, isyan ederek darbe girişiminde bulundu. Sonuç başarısız olunca, kuyruğu kıstılar. Gelişen sonucu hep birik de izledik gördük. Ancak olayın bir de sonucuna bakmamız açısından, İçişleri Bakanlığı'na bağlı yapılan çalışmaları sizlerle paylaşmak durumunda kaldım. Buna Göre:

8777 personel görevden uzaklaştırıldı. Darbe girişiminin bastırılmasından sonra 7899 emniyet personeli, 614 jandarma, 30 vali ve 47 kaymakam görevden alındı. Gece boyunca Emniyet'e çağrılan polislerin silahlarına el konulup kimlikleri alındı. Bu personel hakkında daha sonra adli işlem yapılacağı kaydedildi.

İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:

Görevden uzaklaşanlar arasında;

- 1'i il valisi, 29'u merkez valisi olmak üzere 30 Vali, 52 Mülkiye Müfettişi, 16 Hukuk Müşaviri, 1 Genel Müdür Yardımcısı, 2 Daire Başkanı, 3 Şube Müdürü, 2 Hukuk İşleri Müdürü, 92 Vali Yardımcısı, 47 Kaymakam ve 1 Kaymakam Adayı olmak üzere 246 Mülki İdare Amiri,

- 3 bin 21'i rütbeli, 4 bin 774 Polis memuru, 92'si Sivil memur, 12'si Bekçi olmak üzere toplam 7 bin 899 Emniyet personeli,

- 2 Tümgeneral, 9 Tuğgeneral, 61 Albay, 44 Yarbay, 55 Binbaşı, 93 Yüzbaşı, 92 Üsteğmen, 42 Teğmen, 171 Astsubay, 44 uzman çavuş ve 1 Sivil memur olmak üzere 614 Jandarma personeli,

- 1 Tümamiral (Sahil Güvenlik Komutanı), 3 Albay, 9 Binbaşı, 2 yüzbaşı, 3 Astsubay olmak üzere 18 Sahil Güvenlik personeli bulunmaktadır.

Görülen o dur ki, burada ülkeyi yönetenler aklını başına alsın. Hastalıklı bir yapı içinde olup, halkımızın birlik ve beraberliğini bozmasınlar. Eğer bu birlik ve beraberliği bozmaya kalkarlarsa, kendileri de o han geme içinde yok olup giderler.

Mürsel ADIGÜZEL

Eğitimci Yazar ve Şair