Mürsel Adıgüzel

Mürsel Adıgüzel

Dilencilik Sektörü

Dilencilik Sektörü

            Dilencilik Sektörü

Sevgili okurlarım, birinci ve ikinci öykü yazılarında dilenciliğin iki yönünden bahsetmiştim. Bu yazımda da, dilenciliğin başlı başına bir sektör haline geldiğini anlatmaya çalışacağım.

Kapitalizmin hâkim olduğu ekonomilerde ve sistemlerde, öncelikle insanların duyguları şükre alıştırılır. Yani dünyada ne yaparsan yap, rızık Allah tarafından tayin edilmektedir diye öğretilir. Bu öğretide, kişi hiçbir zaman bir başkasının kazancına göz koymaz ve koymamalıdır tezi işlenir. Bu düşünce ve davranış dışında herhangi bir harekete kalkmış olunursa veya teşebbüs edilirse, Allah nezdinde günah işlemiş olur diye anlatılır veya öğretilir. Bu gibi söylemlerin haricinde, bu ve buna benzer söylemler sürekli olarak dilde tutulur. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren aile içinde bu ve buna benzer düşünceler öğretildiği gibi, bu çocuklar okula başladıktan sonra da öğretmenleri tarafından da pozitif düşünce ışığında, dilenciliğin bir insanlık ayıbı olduğu öğretilmektedir. Hatta emeksiz kazanç sağlamanın utanç kaynağı olduğu bilgisi her daim yeri geldikçe anlatılır ve öğretilir. Bu iki anlatım türü toplumun büyük bir çoğunluk tarafından kabul görür ve görmektedir.

Aslında toplumun mal ve can güvenliği ve sağlığı açısında kişini kendi emeğine sahip çıkmasının faydalı olduğu büyük önem arz etmektedir. Dini çok iyi bilen” helâlı-haramı” öne çıkaran kişiler bu inancın içinde davranırlar. Hatta emek harici hiçbir kişinin ve kuruluşun malında, kazancında gözleri olmaz. Emeğe saygı duyarak yaşamlarını sürdürmektedirler.

Toplumumuzun sosyal yarası olan dilencilik olayı bir takım kişiler tarafından insanların dini duygular kullanarak yardım aldıklarını görmekteyiz. Bu kişileri kimi kendi kişisel alışkanlığını sürdürmekte, bir kısım kişilerde bir sektöre bağlı olarak dilencilik yapmakta ve yaptırılmaktadır. Hatta bu gibi kişiler, evden kaçan çocuklara yöneldiği gibi, kimsesiz ve sokak çocuklarını da yanlarına alarak dilencilik eğitimini verdikten sonra sokakların çeşitli yerlerine yerleştirerek, dilencilik yaptırılmaktadırlar.

Böyle bir sektörün oluştuğunu veya oluşturulduğunu, zaman zaman çeşitli gazetelerde çıkan yazılardan öğrenmekteyiz. Hatta belediye zabıta memurlarının denetimleri sonucunda, yakaladıkları dilencilerden alınan ifadelerden öğrenmiş bulunuyoruz.

Günümüzde dilencilik ülkemizin en büyük sosyal yaralarından biri haline gelmiştir. Bu olumsuzluğun biran önce önüne geçilmesi, kaçınılmaz bir durumdur. Bu olumsuzluğun önüne geçilebilmesi içinde,  devlet insanların refah seviyesini düzeltecek önlemleri alması şarttır. İşsizliğin ortadan kaldırılması için yeni iş kollarının kurulması veya kurdurulması yanında, toprağa bağlı çalışma hayatını teşvik etme yoluna gidilmesi gereklidir. Bu gibi önlemler alınmadıktan sonra,  işsizliğin önüne geçilemeyeceği gibi dilencilik olayını da ortadan kaldırılması imkânsızdır. Ülkemizde ister keyfi dilencik, ister sektörel dilencilik olsun, insanların ekonomik yaşamı düzene sokulmadığı sürece, dilenciliğin önüne geçilmesi imkânsızdır. Bu durumda kendi dilencilerimize alışmışken, üstüne üstlük birde yabancı uyruklu insanların dilenmesiyle karşı karşıya kaldık.

Umarım kangren haline gelmiş olan bu dilencilik ve işsizlik olayına zaman kayıp edilmeden bir çare bulunmuş olur.

Mürsel ADIGÜZEL

Eğitimci Yazar ve Şair

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mürsel Adıgüzel Arşivi