Okullar Açılırken

Sevgili okurlarım, 2015-2016 eğitim-öğretim yılı itibariyle, okullara ilk kayıt olacakla çocuklarla birlikte, her kademede okuyan öğrencilerin ve bu okullarda görev yapan öğretmenlerin iş başı yapmasını sevinçle karşılıyor, başarılar diliyorum.

2015-2016 dönemi itibariyle elde ettiğim bilgilere göre, eğitimde ticaretleşmenin ve dinselleşmenin öne geçtiği görülmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı(MEB), 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren hayata geçirilen eğitimde 4+4+4 düzenlemesinin dördüncü yılına ilişkin sayı verilerini açıklamıştır. Bu açıklamanın pekte iç acıcı olmadığını gözlemlemiş bulundum. Çünkü eğitimin hemen hemen tamamına yakını dinselleştirilmiştir. 4+4+4 dayatmasının dördüncü yılında eğitim sisteminin nasıl büyük bir uçuruma doğru sürüklendiğini görmekten, bir eğitimci olarak içim acımaktadır.

Günümüzde kurumsal eğitim adım adım tasfiye edilerek, yerine özelleştirme ve dinselleştirme eğitim- öğretimi hızlandırılmaktadır. Siyasilerin, bilim insanlarının ve eğitimcilerin eleştiri ve itirazlarına rağmen, 4+4+4 dayatmasından vazgeçilmemiştir.

2015-2016 eğitim- öğretim itibariyle okul öncesi çağdaki beş yaş grubu çocukların sadece yüzde 55.48 okul öncesi eğitimi almaktadır. Bu durumda eğitimin ticaretleşmesini sonucunu ortaya koymaktadır. Peki, bu yaratılan bozuk sistemden ötürü, o fırsattan yararlanamayan çocuklarının sucu günahı nedir? Bunlara yazık değimlidir?

Orta öğretim derken orası da pek iç acıcı olmadığı görülmektedir. Genellikle öğrenciler açık liseye yönlendirilerek, örgün eğitim- öğretimin dışına çıkarılmaktadır. 4+4+4 uygulamasından sonra bu durum hızla büyük bir artış göstermiştir. Sebebine gelince, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kamu okulları karşısında, özel okullara önemli ayrıcalık tanımaktadır. Ancak fiziki alt yapıları ve sorunları az olan ve teknik olarak en donanımlı okulları da, imam hatip okullarına dönüştürülmüş ve dönüştürülmeye devam edilmektedir. Yıllardır çok sayıda devlet okulu ödenek yetersizliği nedeniyle sorunlarla baş başa bırakılırken, imam hatip okullarının ödenek talepleri anında yerine getirilmiştir. Bugüne kadar özel okullar ve imam hatip okulları konusunda eğitimle ilgili hemen her konuda ayrımcılık yapılmış ve yapılmaktadır.  Siyasi iktidarın yıllardır “arka bahçesi” olarak gördüğü imam hatip okullarına yönelik “pozitif ayrımcılık” her fırsatta karşımıza çıkmaktadır. Çok sayıda devlet okulu ödenek yetersizliği ile karşı karşıya kalırken, bugüne kadar hiçbir imam hatip okulunun kaynak sıkıntısı çekmemiş ve talepleri anında yerine getirilmiştir.

Sonuç olarak, eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunlar, 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte, içinden çıkılamaz hale geldiğini ortaya çıkarmıştır.

Bilim insanlarının ve eğitim örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadan, yeterli hazırlık ve altyapı çalışmaları yapılmadan uygulamasına geçilen, 4+4+4 düzenlemesi eğitim sistemimizde yıkıma yol açmıştır. Yapılan yanlışlıklarla, eğitim biliminin en temel ilkelerine bile aykırı düşen düzenlemelerde bile ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), eğitimi niteliksizliğe, düzensizliğe ve kaosa sürüklenmiştir. Hal böyle olunca da çocuklarımızın geleceğiyle oynanmıştır.

Bunu bilmemiz gerekir ki ne olursa olsun, ülkemizin kalkınması ve insanlarımızın refah içinde yaşaması her daim akıl, bilim ve sanatla gerçekleşmiş olur. Bunun dışında geliştirilen düşüncelerin 15 Temmuzda olduğu gibi, ülkemiz ve geleceğimizin tehlikelerini de beraberinde getirir.

Bu gibi tehlikelerin önüne geçmek için hiç vakit geçirmeden, zorunlu ve kesintisiz eğitimin 13 yıllık (1+12) şeklinde yeniden ele alınmalı ve uygulamaya koyulmalıdır. Ancak o zaman bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması başarılmış olur. Buda ülkemizin ve insanlarımızın geleceğini güven altına almak demektir.

Mürsel ADIGÜZEL

Eğitimci Yazar ve Şair