Talia Hamza

Talia Hamza

Şeytan, Özgürlüğüne Kavuştu!

Şeytan, Özgürlüğüne Kavuştu!

                       

                           

İsmi:  Şeytan!

En belirgin özelliği: Özgür iradeye sahip olmak.

İlk baştan çıkardığı kadın: Havva,

En sevdiği meyve:  Ayva,

En sevdiği renk: Kırmızı

Asıl  amacı: İnsanların akıllarına kuşku düşürmek ve sorgulamalarına destek      olmak.

En sevdiği tatil yeri: Dünya

Yapmaktan haz aldığı şeyler : Sahilde şezlonguna uzanıp güneşlenmek. Buz gibi birasını içerken fındık ve fıstık yemek!

En gıcık olduğu insan tipi: Çamurdan yaratılmış eşref-i mahluk!

En sevdiği insan tipi: Homosapiensin bir üst modeli olan “evrensel İnsan”

En sevdiği kitabın ismi: Beni anlamadın ya, ben ona yanıyorum…

En sevdiği hayvan: Yılan

Hiç hoşlanmadığı ritüeller: Tüm dünya dinleri

En iyi arkadaşı: Havva

En gıcık kaptığı gruplar: Ruhban sınıfları

Hayatta en sevdiği şey:  Kendisi olmak

Bu fantastik künye ile şeytanı tanıdık birazcık… Şimdi de cennette olanlara, aynı çerçeveden bir göz atalım… Bakış açımızın konusu: Yaratılış hikayesi….

Cennette yine her zaman ki gibi sıradan bir günmüş!.. Yaratılan ilk kadın Havva’nın canı fena halde sıkılıyormuş o günlerde... Hep benzer şeyleri yapmaktan, hep aynı şekilde davranmaktan içine fenalık gelmiş!  Ve aklından birçok fikirler geçmeye başlarken yüksek sesle söylenmiş:

 “Keşke hayatımız daha farklı ve eğlenceli olsa, ne güzel olurdu!”

 Tam o sırada Şeytan oradan geçiyormuş ve Havva’nın söylediklerini duyuvermiş ister istemez.  Ve aklına kurnazca bir fikir gelmiş… Zaten oldum olası Adem ile Havva’ya gıcıkmış. Topraktan yaratılan bu iki insandan hiç mi hiç hazetmiyormuş. Hemen bir koşu yılanın yanına varmış ve aklındaki fikri ona anlatmış. Amacı onlara yasak meyveyi yedirerek ikisini birden cennetten şutlamakmış! Çünkü Tanrının kesin talimatı varmış:

 “Yasak ayva yenilmeyecek!” Diye.

 Bunun üzerine yılan, şeytan ile anlaşarak ayva ağacına tırmanmış ve Havva’ya seslenmiş: 

“Havva! Ayva çok güzel, Hmmm!  Hem sulu hem de pek lezzetli, denesene!

Havva:

“ Ama!.. Ben bunu yapamam!.. Tanrının kesin talimatı var…”

Yılan:

“ Yahu bırak şimdi Tanrı’yı, biz ona söylemezsek bundan nasıl haberi olacak? Ee! Hadi ye! Boş ver Tanrı’yı manrıyı… Hem biliyor musun? Ayvayı yersen hayatına renk ve eğlence gelecek. Daha iyi hissedeceksin kendini ve bundan sonra da canın hiç sıkılmayacak.”

Havva bunları duyunca dayanamayıp ayvayı yemiş elbet! Adem de yesin diye ona da uzatmış.. .  Böylece Adem de  yemiş yasak meyveyi pardon ayvayı!..

Şeytan’ın en mutlu olduğu an, o andır…  Çünkü ikisini de cennetten attıracak bir fırsat geçmiştir eline… Şeytan uçarak Tanrı’nın yanına gitmiş. Ve her şeyi olduğu gibi tek tek anlatmış!  (Kendi yaptıklarını dememiş tabii..) Bunları duyan Tanrı, öfkesinden küplere binmiş. Çünkü, çamurdan yarattığı kadın ve erkeğin kendisini iplemediklerini fark etmiş!

Tanrı;

“Bu nasıl olur? Onlar düşünmeyi yani akıllarını kullanmayı bilemezler ki….  Ne oldu da akıllarını kullandılar?”

Diye bir ileri iki geri dolanmaya başlamış..  Tam o sırada Şeytan pis pis sırıtarak;

“ Olacağı buydu, üstüne bir de onlara itaat etmem gerektiğini söylemiştin! Sen Tanrı’sın, yarattığın tüm şeyler senin parçanı taşır. Bu durumda akıllarını kullanmaları gayet doğal değil mi?”

Tanrı bu sözler üzerine bir an için duraksadı… Şeytan söylediklerinde %100 haklıydı.  Çünkü Adem ile Havva kendi tanrısal enerjisini taşıyordu… Uzunca bir süre düşündü ve bunun üzerine yeni bir cennet yaratma fikri girdi aklına. Ve Şeytan’a dönerek:

“ İkisini Cennetten kovmam şart, yoksa bunlar bütün melek camiasına düşünmeyi (özgür irade) öğretirler. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını… Şimdi git, ikisini de al bana gel!..”

Şeytan, Tanrının isteği üzerine Adem ile Havva’yı alıp tekrar geri dönmüş. Adem ve Havva Tanrının karşısına geçmişleri

 “Havva!..  Adem!..  Ne yaptığınızı biliyorum. Artık ayvayı yemiş olan insanlarsınız. Cennete geri dönmeniz de mümkün değil artık! Bu yüzden size yeni bir cennet yaratacağım, adı Dünya olacak… Orada soyunuzu devam ettireceksiniz. Fakat emirlerime harfiyen uyacak ve ben ne diyorsam aynen yapacaksınız!”

Adem ve Havva bu durumdan hiç memnun olmamışlardı... Havva, birkaç adım  öne doğru yürüdü ve Tanrı’ya;

“Tanrım, bu yeni Dünya da ne yapacağız? Hiç bir bilgimiz yok!”

Tanrı;

“ Üreyeceksiniz!”

Havva;

“Üremek?”

Tanrı;

“Sizin gibi insanlar doğması ve çoğalmaları için çiftleşeceksiniz…”

Adem ile Havva bir bilerine baktılar; “üremek” ve “çiftleşmek” nedir henüz bilmiyorlardı…

Ve Tanrı emirlerini sürdürmeye devam etti:

“Her çiftleşmenizde ikiz çocuklarınız olacak ve onlar da büyüyüp kendi batınlarıyla çiftleşecek ve onların da çocukları olduklarında yine eşleşip çiftleşecekler…  Böylece çoğalmış olacaksınız!”

Havva, Tanrının dediklerini hiç mantıklı bulmamıştı. Suratını ekşittir ama susar... Şeytan, Havva’nın üzüldüğünü görünce içinde birden şefkat duygusu uyanıvermiş nerden çıktıysa? Çünkü  Şeytan o ana kadar böyle bir duygu içine hiç girmemişti. Birden Tanrı’ya dönüp;

“ Tanrım, ne söylediğinin farkında mısın?”

Tanrı;

“Evet, farkındayım, ne oldu?”

“Anlattığın bu konu ensest bir üreme şeklini teşvik ediyor. Bu üreme şekli yerine, neden Başka insanlar yaratıp onları çiftleştirmiyorsun?  Sonuçta, insanlar ilerleyen zamanlarda bu şekilde üremeyi normal kabul edecekler ve “Tanrı’nın emri buydu” diyecekler. “Yani diyeceğim o ki, ensest konusuna yeniden bir düzenleme getirmen gerekir hatırlatayım. Bu nedenle daha etraflıca düşünsen ve daha iyi fikir bulsan iyi olmaz mı?”

Tanrı;

“Uğraştırma beni şimdi bu saçma fikirlerle!...  Ensest,  mensest ne fark eder? Üreyecekler işte!..”

Şeytan, gelecekteki olasılıkları görmüş ve endişelenmeye başlamıştır, fakat Tanrı’yı bu olasılıkların ilerde insanların başına dert olacağı  konusunda ikna edememiştir.

Tanrı;

“Şeytan, beni daha çok öfkelendirmeden sen karşımdan çekil, ne diyorsam o, anlaşıldı mı?”

 

Şeytan, Tanrıyı ikna edemeyince susmuş! Fakat o an aklına bir fikir gelmiş, şeytan ya hani…. Kendisi de Adem ve Havva ile yeni yaratılan dünyaya gidecek olduğuna göre, “bu durum işime yaramalı” diye düşünmüş!  İşte bu amacını orada belirlemiş içinden... O amacı ise şuymuş şeytanın;  dünyada çoğalacak olan İnsanların özgür iradelerini kullanabilmeleri ve birey olabilmelerı için, içlerine şüphe düşürüp her şeyi sorgulatarak akıllarını kullanmalarını sağlamakmış!

Konuşmalar bittikten sonra, Tanrı hiç vakit kaybetmeden altı günde yeni cennet olan Dünya’yı yaratmış... Ve Adem ile Havva’yı dünyanın ilk insanları olarak oraya göndermiş!..  Adem ile Havva Dünya’ya  adımlarını atar atmaz insan duyguları açığa çıkmış  ve ilk cinsel aşk deneyimlerini başlatmışlar. Böylece dünya zamanına göre her doğan ikiz çocukları büyüyünce,  batınlarıyla çiftleşmişler. Ve onların da çocukları büyüdüklerinde, aynı biçimde çiftleşerek üremeyi sürdürmüşler.  Böylece ensest olarak üreyen kardeşlerden Adem’in soyu genişlemiş ve dünyaya yayılmış!…

Aslında çoğunuz bu öyküyü biliyordunuz. Ayva kısmını fantezi tadıyla ben uydurdum! Çünkü onların aracılığıyla insanoğulları cidden elmayı değil, bas bayağı ayvayı yemişler!

Evet! Hikaye devam ediyor…  Söylemlerimdeki manayı özetlersem, yazımın ikinci yani  diğer bölümünde bir hayli ilginç ve şu ana kadar aklınıza gelmemiş olan bilgileri sunacağım sizlere... Çünkü bize anlatılan ve kötülük ile eşleştirilen şu kör şeytanın aslında özgür iradeyi temsil ettiği gerçeği karşınıza çıkacak ve şaşıracaksınız!

Konunun ikinci bölümünde, yani şeytanın özgürlüğüne kavuşmasını belirleyen satırlarımda yeniden buluşmak üzere…

 

Devam ediyor…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Talia Hamza Arşivi