Gülmek Herkese Yakışır
Gülmek Herkese Yakışır
Eh, bugün sıra güldürülerde… Neden olsa tatil, haftanın yorgunluğu herkesin paçasından akıyor ve dertler ise bir değil bin!
Ne demiş eskiler:
“Borç bini geçtikten sonra baklava börek ye!…”
Tabiii bunca kargaşa ve bunca sıkıntıda içinize oturmazsa!
Malum önümüz yaz… Cehennem sıcakları da geldi gelecek! İşte ona uygun bir fıkra anlatayım önce size:
Şeytan, Ağustosun sıcağında bir gün, uygun gördüğü ceviz ağacının gölgesine yatmış ve kestirmeye başlamış.. Biraz sonra da, ağacın yanındaki yoldan ter-kan içinde bir aziz geçmekteymiş. Şeytanı uyur görünce şaşırmış ve varıp yanına tekmeleyip uyandırmış!
Şeytan gözlerini kırpıştırıp ne olduğuna bakınırken, aziz ona hitaben söylenmiş:
“Hayrola, ne iş?”
Şeytan suskun… Azize bakmış ve söylenmiş:
“Hiiiç!”
Sonra aralarında şu konuşmalar geçmiş:
Aziz:
Nasıl hiç? Uyuyorsun… Hiç şeytan uyur mu? İşin gücün yok mu senin? Kandıracağın insanlar beklemiyor mu seni?...”
“Çok yoruldum” demiş şeytan..”
Aziz kızmış:
“Ne demek? Şeytan yorulur mu?”
“Haklısın da, yordular beni işte… Bildiğin gibi değil!”
“Yaaa! Kim yordu seni?”
“Kim olacak hahamlar, papazlar, imamlar…”
“Nasıl yani, ne ettiler ki?”
“Daha ne etsinler… Herkesi kandırmışlar,.. Kimin yanına varsam benden önce işini birmişler! Ne cennet kalmış, ne cehennem göndermedikleri… Hep böyle ayazda kalıyorum artık… Ve boşuna koşup durmaktan tükendim!”
Şeytan, biraz durup soluklanmış ve sürdürmüş anlatmasını:
“Hele o var ya, o… Nerden çıktı, nerden türedi anlamadım vallahi! O papazları, hahamları da geçti… Kandırmayacağı insan yok inan ki! Karşına çıksın yeter!
Aziz, hayretle sormuş:
“Kimmiş o?”
“Yav kim olacak o işte!.. O, cahil filozof...”
***
Kırsal kesimde, ortasından anayol geçen bir köy… Bir tavuk, anayolun bir tarafından diğer tarafına geçerken, görememiş mi ne; hızla geçen bir tırın altında kalmış!
Koca tır üzerinden geçtikten az sonra silkinerek ayağa kalkmış tavuk, hikaye bu ya… Ve tırın arkasından biraz mutlu, biraz da şaşkın şaşkın bakarak söylenmiş:
“Öfff be!.. Horoz dediğin böyle olur!”
***
İdam mahkumunu darağacının altına götürmüşler, boynuna ilmiği geçirmeden önce de sormuşlar:
“Son bir isteğin var mı? Ya da söyleyeceğin bir şey!”
“Var” demiş mahkum… Ve başının üzerinde sallanan yağlı ilmeğe bakarak söylenmiş:
“Bu bana ders olsun!”
Tanrı hiçbirinizi gülmekten ayırmasın! Sevgilerle…
NOT: Haydarpaşa Garı’nda devam eden 8. Kadıköy Kitap Günleri bünyesindeki Kırıntı Yayıncılık standında son iki gün boyunca kitaplarımı imzalamayı sürdüreceğim. Dostları ve okurlarımı bekliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.